12/ربيع الثاني/1445

“Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”

 

  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”
  • “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden masum insanları katlediyor”

 

II. Uluslararası Serahsi Sempozyumu’na katılan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail, yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden bütün masum insanları katlediyor. Maalesef dünya, bütün bu cinayetleri seyrediyor.” dedi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “II. Uluslararası Serahsi Sempozyumu”na katıldı.

Pamukkale Üniversitesi İslami İlimler Enstitüsü Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyumun açılında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İmam Serahsi’nin, ilim, kültür ve medeniyet tarihimizde müstesna bir yere sahip olduğunu belirtti.

Sempozyumun düzenlenmesinde emeği bulunanlara teşekkür eden Başkan Erbaş, “Medeniyet tarihimize ve mirasımıza vefanın gereği olarak düzenlenen bu toplantıların, nesillerimizin kimlik ve benlik inşasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Toplantımızın hayırlı sonuçlara vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.” dedi.

İslam medeniyetinin öncü şahsiyetleri olan alimlerin, Kur’an-ı Kerim’in mesajının hayata doğru bir şekilde taşınması için büyük emekler verdiklerini aktaran Başkan Erbaş, İmam Serahsi’nin, fıkıh ilminde aklımıza gelen en önemli şahsiyetlerden olduğunu kaydetti.

Başkan Erbaş, fıkhı merkeze alan bir ilim yolculuğu olan İmam Serahsi’nin, eserlerinin sayısı ve niteliği bakımından büyük bir alim olduğu kadar Hanefi mezhebinde de otorite olduğunu belirtti.

“İmam Serahsi, keskin zekası, güçlü iradesi ve tükenmeyen azmi ile örnek bir alimdir”

İmam Serahsi’nin, ilim yolunda hiçbir şeyin mazeret olamayacağını yaşantısı ile en güzel şekilde göstermiş müstesna bir şahsiyet olduğuna işaret eden Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

“İmam Serahsi, keskin zekası, güçlü iradesi ve tükenmeyen azmi ile örnek bir alimdir. Yaşadığı dönemdeki onca zorluğa ve sıkıntıya rağmen ortaya koyduğu el-Mebsût isimli eser, bunun açık bir delilidir. O, hapishanedeyken bir taraftan düzenli bir şekilde kendisini ziyarete gelen talebelerini yetiştirirken, diğer taraftan da onlara eserini yazdırmıştır. Hiçbir zaman ümidini yitirmemiş, neticede İslam alemine ve insanlığa 30 ciltlik devasa eserini kazandırmıştır. Serahsi’nin zindanda yaktığı meşale, sadece talebelerine ışık olmamış, aynı zamanda Buhara’yı, Bağdadı, Basra’yı, Semerkant’ı ve Şam’ı da aydınlatmıştır. İslam fıkhını anlama hususunda çağları aşan etkisiyle her zaman Müslümanların başucu kitabı olan el-Mebsût, fıkıh literatürümüzdeki önemli yerini bugün de korumaktadır.”

“İmam Serahsi, aksiyoner bir alimdir”

Başkan Erbaş, sadece bir fakih değil, aynı zamanda iyi bir kelamcı ve iyi bir hadisçi olan İmam Serahsi’nin sadece İslami ilimlerde değil, Matematik, Cebir, Felsefe ve Mantık ilimlerinde de güçlü bir şahsiyet olduğunu, el-Mebsut’ta yer alan şiirlerinin de Serahsi’nin edebi yönüne ve aslında çok yönlü bir alim olduğuna da işaret ettiğini belirtti.

Bir taraftan İslam coğrafyasının haçlı saldırılarına maruz kalmak suretiyle siyasi, içtimai ve iktisadi sorunlara sahne olduğu, diğer taraftan büyük anlaşmazlıkların, gerginliklerin ve kavgaların meydana geldiği kaotik bir dönemde yaşayan İmamı Serahsi’nin aynı zamanda aksiyoner bir alim olduğuna dikkati çeken Başkan Erbaş, “Böyle bir ortamda Serahsi, bir taraftan ilmiyle ümmetin soru ve sorunlarına çözümler üretirken, diğer taraftan da fıkıh anlayışı, metodolojisi ve doktrini ile Müslümanlara yol göstermiş, onlara rehberlik etmiştir. Yapılan yanlışlık ve haksızlıklar karşısında susmamış, bedeli zindan da olsa inandığı doğruları söylemekten ve insanları uyarmaktan geri durmamıştır.” şeklinde konuştu.

“Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, örnek şahsiyetlerin nesillere tanıtılmasında sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz”

Hayatları, mücadeleleri ve eserleriyle ilim, kültür ve medeniyet tarihimize damga vuran örnek ve önder şahsiyetlerin nesillere tanıtılmasının büyük önem arz ettiğini kaydeden Başkan Erbaş, şunları söyledi:

“Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bizler, bu noktada görev ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeye gayret ediyoruz. Alimlerimizin ve onlardan bizlere miras kalan eserlerin daha iyi tanınması ve anlaşılması için çalışmalar yapıyor, bu konuda elimizden gelen gayreti göstermeye çalışıyoruz. Bu meyanda, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı olarak Kırgızistan’ın Özgen şehrinde 4 dönümlük bir arazide geleneksel Osmanlı mimarisi tarzına uygun olarak, içerisinde 500 kişilik cami, Kur’an kursu, kütüphane, misafirhane, aşevi ve lojman bulunan “İmam Serahsi Camisi ve Külliyesi”ni inşa ederek hizmete açmak nasip oldu. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Bizler bu hizmetleri, hem alimlerimize hem de onların doğup büyüdüğü coğrafyalardaki kardeşlerimize vefanın bir gereği olarak yapıyoruz.”

“İslam coğrafyasının maruz kaldığı saldırılar, Müslümanların kendi medeniyet müktesebatıyla ilişkisini sekteye uğratmıştır”

Geçmişten bugüne yüce dinimiz İslam’a hizmet etmiş büyük şahsiyetlerin hatırasını yaşatmak ve onlardan bize kalan ilmi mirası en güzel şekilde gelecek nesillere aktarmak amacıyla birçok çalışma yaptıklarını anlatan Başkan Erbaş, “Bu tür çalışmalara daha fazla önem vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Zira son birkaç asırdır İslam coğrafyasının maruz kaldığı siyasi, iktisadi ve kültürel saldırılar, Müslümanların kendi medeniyet müktesebatıyla ilişkisini sekteye uğratmıştır. Müslüman toplumların dinî bilgi bakımından mahrumiyet yaşamasına sebep olan bu durum, aynı zamanda dini kavramların bağlamından koparılarak istismar edilmesine de zemin hazırlamıştır. İslam ülkelerinde yıllardır yaşanan terör, tefrika, etnik ve mezhebi çekişmeler, hep aynı sorunun yansımalarıdır.” ifadelerini kullandı.

“Filistin, işgalci İsrail’in haksız, hukuksuz ve insafsız, vahşice saldırılarına sahne olmaktadır”

Sosyal, kültürel, siyasi ve iktisadi açılardan devasa krizlerin kuşatması altında olan dünyanın, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşadığına dikkati çeken Başkan Erbaş, küresel aktörelerin sonu gelmez ihtiraslarının, dünyayı topyekûn bir felakete sürüklediğini ve özellikle inanç, kültür ırkçılığı, ayrımcılık, şiddet ve İslam düşmanlığı gibi sorunların, bugün Müslümanlara hayatı adeta zindan ettiğini belirtti.

Başkan Erbaş, bir asra yakındır Müslümanların kanayan yarası olan Filistin’in, bugünlerde yine işgalci İsrail’in haksız, hukuksuz ve insafsız, vahşice saldırılarına sahne olduğunu ve Filistinlilerin akıl almaz katliamlara, soykırıma maruz bırakıldığını aktardı.

Gazze’de çoluk çocuk demeden günlerdir büyük bir katliam yaşandığını kaydeden Başkan Erbaş, İmam Serahsi deyince nasıl akla Özgen, Kırgızistan geliyorsa, Gazze deyince de orada doğup büyüyen İmam Şafi’nin akla gelmesi gerektiğine işaret ederek, orada yaşanan soykırım karşısında bütün Müslümanları daha duyarlı olmaya, üzerlerine düşen görevi yapmaya davet etti.

“İnsanlığa huzur, barış ve refah getirme iddiasıyla ortaya çıkan bütün ideolojiler ve politikalar, inandırıcılığını kaybetmiştir”

Başkan Erbaş, Müslümanların dağınıklığından aldığı cesaretle bir terör örgütü gibi hareket eden İsrail’in, Gazze’de yaşlı, çocuk, kadın, bebek, sivil demeden bütün masum insanları katlettiğini, Filistinli bebeklerin gün yüzü görmeden ölümle tanıştığını, gözü yaşlı annelerin feryadının gök kubbeyi titrettiğini ve maalesef dünyanın bütün bu cinayetleri seyrettiğini söyledi.

Yaşananların bir insanlık dramı olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, “Bu, bir ahlak ve medeniyet krizidir. Yaşananlar göstermiştir ki insanlığa huzur, barış ve refah getirme iddiasıyla ortaya çıkan bütün ideolojiler ve politikalar, inandırıcılığını kaybetmiştir. Savunduğunu iddia ettiği bütün değerleri ayaklar altına alan Batı, artık iflas etmiştir.” dedi.

İşgalci İsrail’in bu insanlık dışı davranışlarının altında sapkın bir inancın olduğuna vurgu yapan Başkan Erbaş, “Bu inanca göre kendilerini dünyanın efendisi görüyorlar. Yeryüzünü kendi özel mülkleri zannediyorlar. İslam coğrafyasında, tanrının kendilerine vadettiğine inandıkları ve ‘arz-ı mev’ud’ kavramıyla ifade edilen bir coğrafyayı ele geçirip orada cenneti yaşayacaklarına inanıyorlar. Bu batıl inancın peşinde Filistin’i kan gölüne çeviriyorlar.” diye konuştu.

Filistin’deki katliamın gerekçelerinden birisinin de Evanjelistlerin sapkın düşüncelerinin olduğunu anlatan Başkan Erbaş, “Bu batıl inancın peşinde Filistin’i şu anda kan gölüne çeviriyorlar. Kendilerine tam destek veren bazı güç merkezlerinin önde gelenleri de aynı batıl inanca mensuplar. Bunlar, Filistin’le yetinmeyecekler, sapkın inançlarının peşinde bütün yeryüzünü yaşanmaz hale getirmeye devam edecekler. Bunun için hak, hukuk, ahlak, vicdan, merhamet gibi kavramları hiç dikkate almıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

“Müslümanların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinden başka bir çıkar yol bulunmamaktadır”

“Bugün insanlığın yaşadığı buhranları, sosyal, kültürel, manevi, siyasi krizleri çözebilecek yegane imkan, hiç şüphesiz İslam’ın hayat veren evrensel hakikatleridir.” diyen Başkan Erbaş, şunları kaydetti:

“İslam, dünyanın her yerinde, herkes için aynı evrensel değerleri savunan ve yaşatmaya çalışan bir barış ve esenlik dinidir. Nitekim Müslümanların egemen güç olduğu dönemlerde yeryüzü, adaletin, merhametin ve güzel ahlakın en güzel örneklerine sahne olmuştur. Kudüs’ün adını darüsselam veren Müslümanlardır. Kudüs, Müslümanların elinden çıkıncaya kadar 8 asır boyunca darüsselam özelliğini muhafaza etmiş, Müslümanların elinden çıktıktan sonra adeta savaşın, kaosun, gözyaşının yaşandığı yer haline getirilmiştir.

Açıkçası, bütün bu trajedilere son vermek ve sıkıntıları bertaraf etmek için Müslümanların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinden başka bir çıkar yol bulunmamaktadır. İnanıyorum ki, vahdet şuuruyla birbirimize kenetlendiğimiz gün, ümmet coğrafyamızın asırlardır beklediği huzur ve barış kendiliğinden gelecek, İslam’ın hayat veren ilke ve değerleri yeniden yeryüzüne nizam verecektir inşallah. Bizlere düşen, bu ideal uğrunda var gücümüzle çalışmaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, yaşadığımız dünyayı yüce kitabımız Kur’an’ın evrensel hakikatleriyle mamur etmek için bizlere azim, irade, basiret ve feraset vermesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyor, tekrar hepinizi en kalbi hürmet ve muhabbetlerimle selamlıyorum.”