Bu gece (12 Rebiülevvel 1446), Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) yeryüzünü teşriflerinin 1453. yıl dönümüdür. Allah Teala, idrak edeceğimiz Mevlid-i Nebi’yi milletimiz, alem-i İslam ve tüm insanlık için hayırlara vesile kılsın.
Hiç şüphesiz insanlık tarihinin en büyük hadisesi, sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) veladetidir. Yolunu ve yönünü kaybeden insanlık O’nun dünyayı teşrifleriyle yeni bir ufuk kazanmış, O’nun risaletiyle hayatın anlamını ve yaratılışın gayesini yeniden idrak etmiştir. Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.), imanı, samimiyeti, dürüstlüğü, vefası, insanlarla ilişkisi, tüm canlılara karşı sevgi, şefkat ve merhameti insanlık için en güzel örnek olmuştur. Zayıfların ve kimsesizlerin alabildiğine ezildiği ve hor görüldüğü bir ortamda O (s.a.s.); iki parmağını yan yana getirip; “Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle (yan yana) olacağız” buyurarak yetimi, garibi himaye edeni ebedi alemde kendisine komşu olacak kadar yüceltmiştir. Kız çocuklarının akıl almaz kötülüklere maruz kaldığı bir çağda O (s.a.s.); “Kız evladı olup da onu en güzel şekilde yetiştiren kimsenin bu vesileyle cennete gideceğini” müjdeleyerek kız çocuklarını en büyük cennet vesilesi ilan etmiştir. Dolayısıyla Mevlid-i Nebi, O’nun (s.a.s.) şahsında insanlığın hak, hukuk, adalet, merhamet, güzel ahlak gibi değerlerle yeniden doğuşunun sembolüdür.
Hakikat şu ki bugün Peygamberimizi (s.a.s.) ve O’nun örnek hayatını tüm yönleriyle ele almaya muhtacız. Zira insani değerlerin, ahlaki erdemlerin, insanı insan yapan manevi özelliklerin alabildiğine örselendiği bir zamanı yaşıyoruz. Bencillik, dünyevileşme, umutsuzluk gibi sorunların insanlığı çepeçevre kuşattığı bir çağa şahitlik ediyoruz. Kimlik, kişilik, aidiyet, anlam ve gaye ekseninde yaşanan krizlerin, hayatı modern bir cahiliyeye sürüklediğini görüyoruz. Bu kaotik süreçten salimen çıkmanın yegane yolu, kaybedilen değerleri vahyin rehberliğinde yeniden ihya etmektir. Bu anlamda Yüce Allah’ın alemlere rahmet olarak gönderdiği Rasul-i Ekrem Efendimizin (s.a.s.) sünneti, insanlık için büyük bir nimet ve kıymetli bir imkandır. Zira Peygamber Efendimizin (s.a.s.) hayatına baktığımızda, bütün ilke ve değerleriyle İslam’ın orada hayat bulduğunu görüyoruz. Kur’an-ı Kerim’in yaşanmış halini O’nun (s.a.s.) sünnetinde müşahede ediyoruz. Dolayısıyla O’nun (s.a.s.) her davranışı ve her sözü, tüm insanlık için bir kurtuluş pusulası ve bir hayat kılavuzudur.
Müslümanlar olarak bizim en temel sorumluluğumuz, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) yüce şahsiyetini özümsemek, örnek ahlakını benimsemek ve evrensel mesajını çağımızla buluşturmaktır. Bunun için öncelikle bilgi ile hikmeti bütünleştiren, hayatı anlamlı kılan değerlerle bilimsel gelişmeleri birlikte öğrenen, bütün söz ve davranışlarında sadece Allah’ın hoşnutluğunu arayan, erdemli, vicdanlı, ahlaklı, dürüst, şahsiyetli bir nesil yetiştirmek için çalışmalarımızı daha verimli hale getirmeye mecburuz. İnanıyoruz ki zulüm, şiddet ve vahşet sarmalında tarihin en buhranlı dönemine sahne olan dünyanın makus talihini ancak İslam’ın hayat veren değerleri ekseninde, Peygamber Efendimizin yaşantısını örnek almak suretiyle yetişen böyle bir nesil değiştirecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin ve İslam aleminin Mevlit Gecesi’ni tebrik ediyor, Mevlid-i Nebi’nin insanlığın barış, huzur ve kardeşliğine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Prof. Dr. Ali ERBAŞ
Diyanet İşleri Başkanı