26 Eylül 2017 Salı
Ahmet Hamdi Akseki
Ahmet Hamdi Akseki Camii, Diyanet İşleri Başkanlığının hemen yanı başında, Eskişehir Yolu Bilkent Kavşağında yer almaktadır.
2008 yılında temeli atılan cami adını 3. Diyanet İşleri Başkanı olan ve 1887 ile 1951 yılları arasında yaşamış olan Ahmet Hamdi Akseki' den almaktadır. Cami 19 Nisan 2013 Cuma günü ibadete açıldı.
Cami külliyesi; 80.000 m2 kapalı alan, 20.618 m2 avlu, 11.087 m2 peyzaj alanından meydana gelmiştir.
5000 kişinin rahatlıkla ibadet edebileceği camide Anadolu Selçuklu mimarisinin en önemli simgelerinden olan Selçuklu deseni esas alınmış, gerek 8 kollu gerekse 10 kollu Selçuklu yıldızı muhtelif yerlerde kullanılmıştır.
Caminin dört fil ayağı üzerine oturan 33 metre çapındaki ana kubbesi, Türkiye’deki en büyük kubbelerden bir tanesidir.
Kuzey cephesinde iki, doğu ve batı cephelerinde de iki adet olmak üzere 6 adet çift kanatlı kapı ile giriş sağlanmıştır. Bunun yanı sıra Bodrumda bulunan üç katlı otoparktan da 4 adet merdiven ve 6 adet asansörle camiye ulaşım sağlanmaktadır. Ayrıca yürüyen merdivenler ve 3 adet asansörle birinci bodrum kattan cami avlusuna ulaşılabilmektedir.
8 kollu yıldız kesitli, 66 metre yüksekliğinde 4 adet minaresi vardır.
Minber ve kürsü sedef kakmalıdır. Caminin özgün hatları Hattat Hüseyin Kutlu tarafından yazılmıştır.
Kubbe merkezinde Şems Suresi (1-7) ayetleri bulunmaktadır. Bu ayetlerde Allah Teâlâ Güneşe, Aya, gündüze, geceye, yeryüzüne, gökyüzüne ve her bir nefse yemin ederek bunlara dikkatimizi çekiyor. Ayetlerin baş tarafında bulunan “vav" lara "vav-ı kasem" yani yemin için kullanılan "vav" denir.
Kubbede yer alan teşbih ayetlerinden oluşan celî sülüs hatlarla süslü 8 adet "çark-ı felek" kolları ayrı bir güzelliktir.
Kubbe kuşağında "Esmâü'l-Husnâ" ile ilgili ayetler, hadisler ve Allah (c.c.) ın doksan dokuz güzel ismi celî sülüsle yazılmıştır.
Caminin dört cephesinde yer alan yay kirişlerde kırk hadis-i şerîf yine celî sülüs hatla yazılmıştır.
Caminin kuzey taç kapısı 5 metre, doğu ve batı yan giriş kapıları 3.35 cm yüksekliğinde olup, kündekâri tekniğinde yani hiçbir çivi ve yapıştırıcı kullanılmadan masif ahşaptan yapılmıştır.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Sultanahmet Camii
Mavi renkli çinilerinden dolayı “Blue Mosque” Mavi Cami olarakta bilinir. İstanbul'da bugünkü Sultanahmet semtinde Sultan Birinci Ahmed tarafından yaptırılan cami; medrese, darülkurra, sıbyan mektebi, türbe, arasta, dükkanlar, hamam, darüşşifa, imaret ve üç sebilden oluşmaktadır.
1609-1617 yılları arasında Mimar Sedefkar Mehmed Ağa tarafından yapılmıştır. Türkiye'nin 6 minareli tek selatin camisidir.
Altı minaresinin olmasının sebebi de,
· Bir rivayete göre I. Ahmet’ in fetihten sonra altıncı padişah olmasından
· Diğer bir rivayete göre Mekke’ deki caminin yedi şerefelisini geçmesin diyedir.
Bir başka rivayete göre ise;
''Dönemin padişahı I. Ahmet, minareleri altından yaptırmak istemiştir ancak kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşınca, caminin mimarı Sedefkâr Mehmet Ağa bu emri güya yanlış işiterek 'altın' sözcüğünü ''altı'' yaparak camiyi altı minareli inşa ettirmiştir.''
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Yeni Cami
Eminönü İlçesi`nde, Eminönü Meydanı`nda, Mısır Çarşısı`nın yanında yer alır Valide Camii…
Mısır Çarşısı, sıbyan mektebi, darül-kurra, sebil, çeşme, Türbe ve Hünkâr Kasrından oluşan bir külliye içinde yer alan cami, deniz kıyılarındaki sultan camilerinin en görkemlisi olarak İstanbul siluetini tamamlar.
Sultan III. Mehmed`in annesi ve Sultan III. Murad`ın eşi Safiye Sultan adına 1597`de Mimar Davud Ağa tarafından yapımına başlanan caminin mimarlığını 1598`den sonra Dalgıç Ahmed Ağa üstlenmiştir. 1603`e kadar süren inşaat, Sultan I. Ahmed`in tahta çıkışıyla yarım kalmıştır. 1661 yılında Sultan IV. Mehmed`in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından tekrar başlatılan inşaat, başlangıcından 66 yıl sonra dönemin mimarbaşısı Mustafa Ağa`nın mimarlığında 1663`de IV. Mehmed zamanında bitirilebilmiştir.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Pertevniyal Valide Sultan Camii
Fatih-Aksaray’ da dört yol ağzında Sultan II. Mahmut'un eşi ve Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır.
Cami 1869-1871 yılları arasında inşa edildi.
Mimarı İtalyan Montani'dir.
Cami, muvakkithane, sebil, çeşme, kütüphane, türbe ve mektepten oluşan bir külliye şeklinde tasarlanmıştır. Birer şerefeli iki minare, cami ana kütlesinden ayrı, ek yapıya bitişik inşa edilmiştir.
Tarihi camii, İstanbul camileri içinde süslemelerin ve bezemelerin en çok kullanıldığı camilerdendir. Burada, dönemin mimari anlayışındaki batı etkisi ve 16. veya 17.yy.ın süsleme tekniğinin harmanlandığı görürüz. Ayrıca; altın yaldızla parlatılan, mavi rengin hâkim olduğu, kalem işi bezemeler mimari estetikte ön plana çıkan öğelerdir. Ve caminin duvarları, içten ve dıştan motif ve yazılarla bezenmiş mermer kaplamadır. Mermerden inşa edilmiş mihrap ve minberi ise sadedir.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Şehzadebaşı Camii
Eminönü’nde kendi adıyla anılan semtte yer alır Şehzade Camii… Medrese, sıbyan mektebi, tabhane, ahır, kervansaray, muvakkithane ve türbelerden oluşan bir külliye içinde yer alır…
Cami, Kanuni Sultan Süleyman’ın genç yaşta ölen oğlu Şehzade Mehmet adına Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman’ın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en parlak devrinin büyük mimarı Mimar Sinan, Şehzade Camii ve külliyesini 1544–48 tarihleri arasında dört yılda tamamlamıştır. Koca Sinan daha sonraları yaptığı bir değerlendirmede“Şehzade çıraklık, Süleymaniye kalfalık, Edirne Selimiye de ustalık eserimdir” diyecektir. İşte Şehzade Camii Sinan’ın mimari dehasındaki ana devirler olan bu üç abide eserin ilk basamağıdır.
18,42 metrelik kubbesi 4 büyük yarım kubbeye yaslanır. Şadırvan avlusu 12 sütunda 16 kubbelidir. İkişer şerefeli çift minaresi vardır.
Caminin haziresinde yedi türbe vardır. Bunlar; Şehzade Mehmed’in türbesi, Sadrazam Rüstem Paşa Türbesi, Şehzade Mahmûd Türbesi, Fatma Hanım Sultan Türbesi, Hatice Sultan Türbesi, Damat Bosnalı İbrahim Paşa Türbesi, Destarî Mustafa Paşa Türbesidir.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Fatih Camii
İstanbul Fatih'te fetihten sonra yapılan ilk selâtin camii ile etrafındaki külliye.
Fatih Camii, Fatih Sultan Mehmed tarafından Fatih semtinde yaptırıldı. Yapımına 1467 yılında başlanan Fatih Camii, 1470 yılında tamamlanabildi. 1766 yılında yaşanan bir depremden dolayı harabe haline geldiği için Sultan Üçüncü Mustafa, 1767 ve 1771 yılları arasında camii Mehmed Tahir Ağa'ya tamir ettirdi.
Fatih Camii, Edirne’deki Üç Şerefeli Cami ile Beyazıt ve Süleymaniye camileri arasında, Türk büyük cami mimarisinin önemli bir halkasıdır.
Fatih Camii’nin en büyük özelliği “büyük bir külliyenin merkezine yapılmış“ olmasıdır. Büyüklükte Ayasofya’dan sonra ikinci gelen Fatih Camii ile külliyenin mimarı, Atik Sinan (Azatlı Sinan) olarak bilinen Sinaüddin Yusuf bin Abdullah’tır.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Beyazıt Camii
İstanbul'un Beyazıt semtinde, Beyazıt Meydanı`na dağınık bir şekilde yayılmış haldedir. Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılmıştır. İnşasına 1500`de başlanmış ve 1505`de bitirilmiştir.
Bayezid Camii, klasik Osmanlı üslubunun ilk örneğidir. Cami, medrese, hamam, kervansaray, imarethane, tabhane ve sıbyan mektebinden müteşekkil olan külliyenin mimarının kim olduğu tam olarak netlik kazanmış olmasa da külliyenin Mimar Hayreddin ya da Mimar Kemaleddin tarafından bina edildiği düşünülmektedir. Son dönemlerde yapılan araştırmalarla Yakupşah bin Sultanşah isminin ön plana çıkmaya başladığı görülür.
Caminin kıble tarafındaki boşlukta türbeler bulunmaktadır. Sultan II. Bayezid'in, kızı Selçuk Hatun'un ve Tanzimat Fermanı'nın mimarı Mustafa Reşid Paşa'nın türbeleri buradadır.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Rüstempaşa Camii
Eminönü’nde, Tahtakale’de Mısır Çarşısı yakınında Hasırcılar Çarşısı’nda yer alır Rüstem Paşa Camii…. İstanbul’un siluetini oluşturan en önemli yapılardan biridir.
Banisi döneminin etkili devlet ricalinden, Süleymaniye Camii’nin inşasında da katkıları olan Sadrazam Rüstem Paşa’dır (ö. 1561) . Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı olan Sadrazam Rüstem Paşa imparatorluğun birçok yerinde yaptırdığı binalarla da tanınır. Mimar Sinan’ın ünlü eserlerindendir. Cami Rüstem Paşa’nın ölümünden sonra, 1561’de eşi Mihrimah Sultan tarafından tamamlanmıştır.
Rüstem Paşa Camii, şehir içindeki konumu, fevkani yapısı ve Sinan Camileri içindeki yeri kadar olağanüstü güzellikteki çini süslemeleriyle de ünlüdür. Özellikle lale motifli çiniler, Osmanlı çini sanatının en başarılı örneklerinden sayılır.
Cami, 1660 tarihli yangında ve 1776 depreminde önemli ölçüde hasar görmüş, depremde çöken kubbesi ve minaresi daha sonra yenilenmiştir. 1960-1961, 1964-1969 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce tamir edilen yapı, 1992-1995 yılları arasında esaslı bir onarım daha geçirmiştir.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Nurosmaniye Camii
Eminönü’nde, Çemberlitaş ile Kapalıçarşı ve Cağaloğlu arasında kalan ve kendi adıyla anılan semtteki büyük ve güzel bir camidir Nuruosmaniye Camii… Dış avlusunun iki kapısından biri Kapalıçarşı'ya diğeri Çemberlitaş'a açılır.
Eser, Türk Barok Mimarisi’nin ilk ve en büyük eseri olmasının yanında, şadırvansız yarım daire şeklindeki iç avlusuyla, diğer camilerden farklı olan mihrap çıkıntısıyla, 12 sütun üzerine oturtulan 26 metre çapındaki devasa kubbesiyle, zarafet abidesi minareleriyle, devrin en ünlü hattatlarının gönül ve ellerinden hayat bulan bezemeleriyle, nadide el yazması eserleri ile dimağları çağlar ötesine taşıyan kütüphanesiyle adeta bir görsel şölen sunar.
Nuruosmaniye Camiinin yapımına 1748’de Sultan I. Mahmud zamanında başlandı. Vefatından sonra Sultan III. Osman devrinde devam edilerek 1755’te tamamlandı. Yapının kitabesi bu tarihî taşımaktadır. “Osmanlının Nuru” manasına, caminin ismine “Nur-ı Osmanî” denilmekle beraber, Osmaniye Camii diye de bilinir. Caminin mimarı Mustafa Ağa, yardımcısı ise Simon Kalfadır.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Mihrimah Sultan Camii
Kanunî Sultan Süleyman tarafından kızı Mihrimah Sultan adına yaptırıldığı kabul edilen külliyenin inşasına 1540'ların ilk yıllarında başlanmış, cami kitabesine göre 954'te (1547) tamamlanmıştır. Mimar Sinan'ın mimarbaşı olduktan sonra Şehzade Külliyesi ile eş zamanlı olarak inşa ettiği ilk önemli yapı gruplarından biri olan külliye, cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret-tabhâne ve han yanında suyolları, çeşme, hazne ve hela gibi tesislerden oluşmaktaydı. Ancak sonraki dönemlerde külliyeye iki türbe ve muhtemelen bir çifte hamamla varlığı gravürlerden tesbit edilebilen ahşap bir kasır ve mu-vakkithâne eklenmiş, fakat bunlardan imaret-tabhâne, han, kasır ve muvakkit-hâne zamanla ortadan kalkmış, yakın yıllara kadar hizmet veren çifte hamam ise restorasyon sırasında mağaza hailine dönüştürülmüş ve özelliklerini kaybetmiştir. Son cemaat yeri sundurmasından uzatılan, sütunlarla taşınan bir köşk içine alınan şadırvan ise döneminin taş işçiliğini sergileyen zarif bir örnektir. Buraya suyolları da tesis edilerek Bağlarbaşı ve İcadiye sırtlarındaki menbalardan su getirilmiştir. Biri bugünkü Cumhuriyet caddesini, diğeri Sultantepe'nin kuzey sırtları ve Paşalimanı caddesini takip ederek külliyeye ulaşan bu suyollarından birinin sonraki bir tarihte, muhtemelen Mihrimah Sultan Çeşmesi'nin eklendiği 1092 (1681) yılında tesis edildiği tahmin edilmektedir. Mihr-î Mah Güneş ve Ay manasına gelmektedir.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Ortaköy camii
Büyük Mecidiye Camii, halk arasında Ortaköy Camii, İstanbul Boğaziçi’nde Beşiktaş ilçesinin, Ortaköy semtinde sahilde bulunan Neo Barok tarzında bir camiidir.
Cami, Sultan Abdülmecit tarafından Mimar Nigoğos Balyan’a 1853 yılında yaptırılmıştır. Oldukça zarif bir yapı olan cami Barok üslubundadır. Boğaziçi’nde eşsiz bir konuma yerleştirilmiştir. Bütün selatin camilerinde olduğu gibi harim ve hünkar bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşur. Geniş ve yüksek pencereler Boğaz’ın değişken ışıklarını caminin içine taşıyacak biçimde düzenlenmiştir.
Merdivenle çıkılan yapının tek şerefeli iki minaresi vardır. Duvarları beyaz kesme taştan yapılmıştır. Tek kubbenin duvarları pembe mozaiktendir. Mihrap mozaik ve mermerden, mimber ise somaki kaplı mermerden yapılmıştır ve ince bir işçiliğin ürünüdür.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Kılıç Ali Paşa Camii
Kılıç Ali Paşa tarafından, Mimar Sinan’a, 1581 yılında, Tophane Meydanı’nda inşa ettirilen Kılıç Ali Paşa Külliyesi; cami, türbe, sebil, medrese ve hamamdan meydana gelmektedir.
Külliye’nin ana öğesi olan cami, bir avlu çerçevesinin ortasında bulunur. Avlu çerçevesi 1956 yılında gerçekleştirilen yol çalışmalarında özgün biçimini yitirmiş ve avlu duvarı geri çekilmiştir. Caminin son cemaat yeri beş kubbe ile örtülü olup; ayrıca, üç yönden son cemaat yerini saran kurşun kaplamalı sundurma ile bu kısmın tavan örtüsü meydana getirilmiştir. Dikdörtgen plana sahip cami ana mekânının 12.70 m çapındaki kubbe örtüsü, pencereli bir kasnağa oturtulmuş ve kubbe ağırlığı pandantifler aracılığı ile dört payeye bindirilmiştir. Ayasofya mimari estetiğinin gelişmiş bir örneği olduğu düşünülen cami, 16 yüzyılın işçiliği olan İznik çinileri ile bezenmiştir. Cami, 24’ü kubbe kasnağında olmak üzere toplam 147 pencere ile aydınlatılmaktadır. Ayrıca, 1948 yılında Deniz Müzesi’ne kaldırılan 16 yy. ait tarihi deniz feneri de caminin aydınlatılmasında kullanılmıştır. Tek şerefeli cami minaresi ise 19 yy.da gerçekleştirilen onarımda yenilenmiş ve minarede barok süslemeler kullanılmıştır.
Kılıç Ali Paşa Camii’nin denize bakan cephesinde bulunan ve sekizgen plan üzerine kesme taştan inşa edilen külliye türbesi, Kılıç Ali Paşa’ya aittir. Deniz tarafında bulunan bir diğer yapı; 18 hücreden meydana gelen, kare planlı külliye medresesidir. Külliye hamam ise caminin sağ tarafındaki kubbeli yapıdır. Avlu duvarının üzerindeki sebillerinde külliyeye dâhil olduğu düşünülmektedir.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Şemsipaşa Camii
Şemsi Paşa Camii, Şemsi Paşa semtinde, Şemsi Paşa Caddesi üzerinde ve deniz kenarındadır. Avlusunun iki kapısı olup, biri deniz tarafına, diğeri ise eskiden Tekel binalarının bulunduğu şimdiki park yönüne açılmaktadır. Kesme taştan harpuştalı olarak yapılmış olan bu kapıların üzerinde kitâbe yoktur. Avlu duvarlarında, klâsik demir armaklıklı pencereler bulunmaktadır. Tekel binaları tarafındaki kapıdan girildiğinde, sağ tarafta küçük bir hazîrenin, sol tarafta ise abdest mahallinin bulunduğu görülür. Avlunun, kuzey ve doğu tarafını 'L' şeklinde medrese çevirmiştir. Mabet 988 (1580) tarihinde Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Kare plânlı camiin tek kubbesi kurşun kaplıdır. Kubbe, sekiz yüzlü bir kasnağa oturtulmuştur. Kasnağın dört yüzü, köşelerde olmak üzere, yarım kubbeciklerle takviye edilmiştir. Kasnakta ayrıca dört pencere vardır. Camiin son cemaat yeri ve sağ tarafı, on mermer sütunun taşıdığı bir revak ile çevrilmiştir. Revakların üzeri düzdür. Kesme taştan yapılan camiin kemerli cümle kapısı üzerinde dört mısralı şu kitâbe bulunmaktadır: Şemsi Paşa eyledi bu camii bünyâd çün Umarız kim ola merhûmun yeri dârü's-selâm Ulvi'yâ hâtif görünce didi kim târîhi Secde-gâh olsun Habîb'in ümmetine bu makâm Rakam yazılı değildir. Tarih mısraının ebced hesabı 988 rakamını vermektedir. Fakat 991- 1046 (1583-1636) tarihleri arasında yaşamış ve Şakaik-i Nu'maniye'ye bir zeyl yazmış olan Nev'izâde Atâî Efendi, bu zeylinde ve Yayabaşı zâde eş-Şeyh Hızır Efendi bahsinde; "980 (1572) hududunda Üsküdar'da Şemsi Paşa'nın cami-i şeriŞ ve darü'l-hadis ve hankâhı tamam olundukta ibtida bunlar muhaddis ve müfessir ve zaviyedar olmuş idi" dediğine göre 988 tarihi yanlış olmalıdır. Kemeri, beyaz ve kırmızı mermerden yapılmış olan bu kapının sağ tarafında minare kapısı vardır. Bu küçük mabet alt üst pencereli olup, üst pencereleri vitraylıdır. Çok güzel bir görünümü vardır. Yarım kubbeleri ve mermer mihrabı istalaktitlidir. Minberi sonradan yapılmış olup ahşaptır. Camiin içi, çini ve kalem işi gibi süslemeden âridir. Sol tarafındaki türbenin, cami sahnına bakan büyük penceresine bir demir şebeke yerleştirilmiştir. Bu geniş pencerenin iki yanına, duvara gömülü olarak dolapçıklar yapılmıştır. Kubbe göbeğine ve kasnağına güzel bir yazı ile âyetler yazılmıştır. Sağ taraftaki minaresi mabet gibi kesme taştan yapılmış olup şerefesinin altı istalaktitlidir. Minare, son cemaat yerine pek az çıkıntı yapmakta olup camiin esas yapısı üzerine ve köşeye oturtulmuştur.
Üç boyutlu görüntü için tıklayınız
Hacı Bayram-ı Veli Camii
Hacı Bayram-ı Veli Camii, Hacı Bayram-ı Veli ‘nin vefatından iki yıl önce H.831/M.1427-28 yılında inşa edilmiştir.Takip eden dönemlerde oldukça çok onarım görmüş olan yapının ilk mimarı hakkında kaynaklarda bilgi yoktur.
Taş kaideli,tuğla duvarlı ve kiremit çatılı bir yapı olan Hacı Bayram-ı Veli Camii kuzey- güney doğrultusuna derinlemesine dikdörtgen bir plana sahiptir.Zemin katta 437 metrekare, üstteki mahfilde ise 263 metrekaralik bir kullanım alanına sahiptir.Yapının güneyinde Hacı Bayram-ı Veli Türbesi, doğusunda Ogüst tapınağı vardır.Yapının doğu cephesinde, eksenden kuzeye doğru kaymış basık yuvarlak kemerli dikdörtgen silmelerin kuşattığı bir kapı vardır.Bu kapının kuzeye doğru alt köşesinde son cemaat yerinde bulunan bir başka kapıda çilehaneye açılmaktadır. Yapının en ilginç cephesi kuşkusuz batı cephesidir.kademeli bir görünüşe sahip olan bu cephe vaktiyle bir son cemaat yeri olarak yapılan ancak sonradan duvarları kapatılarak bir yan sahın haline gelmesi nedeniyle bu şekilde bir görünüş kazanmıştır. Caminin iki kademeli batı cephesinin harime sonradan eklenen ikinci kademesinin güney yüzünde kapatılan kemer askılığının üst sağ ve solunda birer kitabe vardır.Biri Türkçe diğeri Arapça olan her iki kitabe de 1714 tarihinde yapılan onarımla ilgili aynı bilgiyi verir.