29 Kasım 2019 Cuma
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfınca yaptırılan ve bugün resmi açılışı gerçekleştirilen Cibuti 2. Abdülhamid Han Camii’nde Cibutili Müslümanlara hutbe irad etti, Cuma Namazı kıldırdı
Muhterem Müslümanlar!
Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden, bizleri iman kardeşliğiyle birbirimize bağlayan ve ulvi bir gaye için bu güzel şehirde buluşturan Cenâb-ı Hakk’a sonsuz hamd ü senalar olsun.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen, birlik, beraberlik ve kardeşliğin en güzel örneklerini sunan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’e salat ve selam olsun.
Kardeşlerim!
Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”
Okuduğum hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”
Aziz Kardeşlerim!
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle Allah Teâlâ, hepimizi bir erkek ve bir kadından, Hz. Âdem ve Hz. Havva’dan yarattı. Sonra tanışıp kaynaşalım diye bizleri farklı toplum ve milletlere ayırdı. Bununla birlikte Yüce Rabbimiz, kendisine hakkıyla kulluk etmemizi, huzur ve güven içinde bir arada yaşamamızı emretti. Nitekim insanın yaratılış hikmeti budur. Bizler, ancak birlik, beraberlik içinde kardeşçe bir hayat sürer, sevgi ve saygıyı, yardımlaşma ve dayanışmayı çevremize hâkim kılarsak, işte o zaman yaratılışımızdaki bu hikmete uygun davranmış oluruz.
Kıymetli Müminler!
Günümüz dünyasının kaybettiği huzuru ve güveni yeniden tesis etmek istiyorsak İslam’ın medeniyetler kuran eşsiz ilkelerine sımsıkı sarılmalıyız. Bütün dünyanın muhtaç olduğu iyiliği yeryüzüne hâkim kılmak istiyorsak öncelikle Müslümanlar olarak bizler, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmalıyız. Farklılıklarımızın çatışma ve yıkım sebebi değil, ilahi hikmetin gereği olduğu idrakiyle bir hayat sürmeliyiz. Beşerî ilişkilerimizi canlı tutmalı, mânevî değerlerimizi korumalı, “Müslüman” adına yaraşır şekilde, karşılıklı güven esasına dayanan bir kardeşlik bağıyla kenetlenmeliyiz. Zira Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın; bölünüp parçalanmayın…” buyurmuş, bizleri birlik ve beraberliğe davet etmiştir.
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz müminleri kardeş ilan etmiştir. Bu kardeşlik, dil, ırk, renk ve cinsiyetten daha yüce bir kardeşliktir. Bu kardeşlik, sevinçleri ve hüzünleri bir olan, aynı ideal ve umutlar uğruna mücadele eden iman kardeşliğidir. Nitekim Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de “Müminler ancak kardeştirler.” buyurmaktadır. Resûl-i Ekrem (s.a.s) ise “Müminin diğer Müminlerle ilişkisi, birbirine kenetlenmiş bina gibidir.” buyurarak kardeşler olarak bizlerin birbirimize sımsıkı kenetlenmemizi ve birbirimizden asla ayrılmamamızı tavsiye etmiştir.
Muhterem Müminler!
Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin en büyük sembollerinden biri, huzur içinde Rabbimize ibadet ettiğimiz camilerimizdir. Camiler, İslam medeniyetinin merkezleridir. Dinimizin sembolü, birliğimizin ve dirliğimizin nişanesidir. Bedenlerimizle beraber gönüllerimizi de birleştiren, mübarek yerlerdir.
İslam beldeleri, camilerin etrafında hayat bulmuştur. İlim, irfan, ahlak, adalet, sevgi, saygı, şefkat, merhamet, dünyanın dört bir yanına bu kutlu mekânlardan yayılmıştır.
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz bu mukaddes mekânları inşa edenlerin güzel hallerini şöyle haber vermektedir: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.” Allah Resûlü (s.a.s) ise mescit yapılmasına ayrı bir önem vermiş, ümmetini mescitleri imar etmeye teşvik etmiş, cami ve mescit inşa edenlere şu müjdeyi vermiştir: “Her kim Allah için bir mescit bina ederse, Allah ona cennette bu mescidin benzeri bir köşk bina eder.”
Aziz Kardeşlerim!
Allah’a şükürler olsun ki Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfımız, hayırsever müminlerin destek ve fedakârlıklarıyla dünyanın birçok coğrafyasında nice camiler inşa etmektedir. İşte bu camilerimizden biri de bugün açılışını yapacağımız Sultan İkinci Abdulhamid Han Camii ve Külliyesidir.
Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyacak olan Sultan İkinci Abdulhamid Han Camii ve Külliyesi, hâlihazırda Cibuti’nin en büyük camisidir. Bu güzide mekân, Anadolu ve Afrika halkları arasında geçmişten gelen ortak din, tarih, kültür ve kardeşlik bağlarının günümüzde de güçlenmesine vesile olacaktır inşallah. Aynı zamanda bu camimiz, birliğin, kardeşliğin, huzur ve barışın sembolü olacaktır.
Bu vesileyle geçmişten günümüze camilerimizin imar, inşa ve ihyasına öncülük eden, destek olan, yardımda bulunan bütün hayır sahiplerini şükranla yâd ediyorum. Yüce Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi daim eylesin. Amin!