13 Kasım 2023 Pazartesi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Gazze, Filistin için sokaklara dökülen milyonlar esasen kandan beslenen vahşi Siyonizm’e karşı insanlığın bir intifadasıdır. Bizim bu intifadayı her platformda canlı tutmamız, büyütmemiz ve güçlendirmemiz gerekir.” dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Antalya’da Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın başkanlığında düzenlenen “43. İl Müftüleri İstişare Toplantısı”na katıldı.
Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada, dünyanın uzunca bir süredir önemli krizlerle çalkalandığını, yakın dönemde de bu krizlerden kurtulmanın mümkün görünmediğini söyledi.
“Maalesef dünyanın çivisi çıktığı gibi birliğin, beraberliğin, dirliğin olmadığı ve bu kadar büyük imkanlara rağmen her türlü yoksulluğun, yoksunluğun, geri kalmışlığın hüküm sürmüş olduğu bir İslam dünyasında yaşıyoruz.” diyen Kurtulmuş, İslam aleminin dünyada nelerin olup bittiğini çok iyi sorgulaması, sağlam muhasebe yapması ve buradan da yeni bir sözün, insanlığın tamamına ışık verecek yeni bir anlayışın nasıl ortaya koyulabileceğini çalışması gerektiğini ifade etti.
İsrail’in Gazze’ye saldırıları
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına dikkati çeken Kurtulmuş, şunları söyledi:
“İsrail’in bugün Filistin’de yapmış oldukları tam manasıyla bir katliam, soykırımdır. Başta Amerika olmak üzere Batı dünyasının İsrail’e neredeyse ‘Görmüyoruz, duymuyoruz, biz anlamıyoruz, siz ne isterseniz onu yapabilirsiniz.’ diyerek izin vermiş olmasıyla, büyük bir askeri güçle insanların evlerini başlarına yıktıkları bir ortamda yaşıyoruz. Hiç şüphesiz, İsrail’in büyük bir askeri gücü var. Arkasında Amerika’sı, Avrupa’sı var, teknolojisi var. Dünyanın bütün finans çevreleri neredeyse İsrail’in emrinde. Dünyanın neredeyse bütün sayılı büyük kuruluşları İsrail’in emrinde ama benim kanaatimce İsrail’in en büyük gücü bunlar değil İsrail’in en büyük gücü, İslam dünyasının çaresizliği, İslam dünyasının dağınıklığı ve İslam dünyasının içinde bulunduğu bu durumdur. Dolayısıyla her şeyden ve herkesten önce öz eleştiri yapması gereken, sağlam bir muhasebe yapması gereken bizleriz. Ümit ederiz ki bu muhasebeyi en iyi şekilde yaparak hem bu süreçlerde krizlerden kurtulmayı hem de dünyaya ışık saçacak yeni sözü ortaya koyabilmeye muvaffak oluruz.”
Kurtulmuş, dünyada diğer milletlerle kıyaslandığında hala aile yapısı en sağlam toplumlardan birisine sahip olduklarını belirterek, “Türkiye’de aile değerlerinin süratle zayıflatılması için dört koldan bütün küresel odakların çalışmakta olduğunu biliyoruz, görüyoruz. Bunun için de aileyi, toplumsal yapımızın merkezine alacak şekilde yeniden güçlendirmek, en güzel şekilde aile etrafında toplumsal yapıları organize etmek temel vazifelerimizden birisidir.“ dedi.
Dünyada yaşanan bir başka önemli maneviyat krizinin ya da toplumları içten içe kemiren bir başka krizin ise cinsiyetsizleştirme meselesi olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, “Transhümanizm adı altında böyle biraz da fiyakalı bir sözle gizledikleri şey, aslında hayatı boyunca sadece ‘Ya benim cinsiyetim neydi?’ sorusunun peşinde koşan acayip birtakım insanlar, nesiller yetiştirmek olan bir maalesef kötülük şebekesinin, kötülük ağının dünyada egemen olduğunu ve bu anlamda cinsiyetsizleştirme projeleri üzerinden aslında toplumları insansızlaştırma sürecine doğru sürüklediğini maalesef görüyoruz. Bütün bunlarla mücadele etmek durumundayız ve bütün bunların insani olan, fıtri olan ve manevi olan çerçevesinde cevapların hazırlanması için gayretle çalışmak durumundayız.” diye konuştu.
Kurtulmuş, insanlar arasında ayrımcılığa, yabancı düşmanlığına karşı ortak bir mücadelenin yapılması, İslamofobiye karşı uyanık olunması ve bu konuda güçlü bir mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
Bugünkü dünya sisteminin siyasal kurumlarının hiçbirisinin bir fonksiyon icra etmediğini kaydeden Kurtulmuş, “Dünyada gücü elinde bulunduran, bir de arkasını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde bir dayıya yaslayan herkes, dünyanın her yerinde istediği zulmü işlemektedir. Böyle bir sistem olmaz. Bu beyler isteseler de olmaz. Allah’ın izniyle yeni bir sistemin kurulması kaçınılmazdır.” dedi.
“İslam düşüncesine ve İslami anlayışa daha fazla ihtiyaç olduğu bir dönemin içindeyiz”
Dünyadaki bütün bu sorunların ortadan kaldırılabilmesi için hakkı, hakikati, insanlığı merkeze alan yeni bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Bu çerçevede İslam düşüncesine ve İslami anlayışa insanlık tarihi boyunca olduğundan çok daha fazla ihtiyaç olduğu bir dönemin içindeyiz. Çünkü insanoğlu, yaratılış gayesini unutmuş, hayatla ölümle arasındaki irtibatı koparmıştır. Ana sorunlarımızdan birisinin bu olduğu açıktır.” diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ise açılışta yaptığı konuşmada, toplantının hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
Bugün dünyanın sosyal, kültürel, siyasi ve iktisadi açıdan devasa krizlerin kuşatması altında olduğunu ve tarihin en zor dönemlerinden birini yaşadığına dikkati çeken Başkan Erbaş, insan hayatının, onurunun, hukukunun hiçe sayıldığı, güçlü olanın zayıf olanı ezdiği, kan donduran görüntülerin yürekleri parçaladığı bir gündemin içinde olunduğunu belirtti.
“Kendisine soykırım yapanlar şu anda onların soykırım yapması için destek veriyor”
Başkan Erbaş, Filistin’in bugünlerde yine işgalci İsrail’in haksız, hukuksuz ve insafsız saldırılarına maruz kaldığına işaret ederek, şöyle konuştu:
“Müslümanların idaresi altında asırlarca tam anlamıyla Darüsselam olan Kudüs ve çevresi, Siyonizm’in 75 yıldır devam eden işgali neticesinde bugün insanlığın vicdanını parçalayan acılara sahne oluyor. Daha açık ifadesiyle Siyonist bir terör örgütü, tüm dünyanın gözü önünde cinayetler işliyor. İşgalci İsrail, tam anlamıyla bir soykırım yapıyor. Gazze’de, Batı Şeria’da, Kudüs’te ve Filistin’in diğer bütün şehirlerinde bir milleti, topyekun yok etmeye çalışıyor. Geçmişte yaşadığı soykırımı sanki kendilerine Müslümanlar yapmış gibi adeta onun intikamını alıyor. Ama kendisine soykırım yapanlar şu anda onların soykırım yapması için destek veriyor. Anlaşılır gibi değil.
Filistinli bebekler gün yüzü görmeden ölümle tanışıyor. Enkaz altında on binlerce masum insan feryat ediyor, can veriyor. Kucaklarında cansız yavrularıyla annelerin feryadı gök kubbeyi titretiyor. Yüzlerce aile, dünyanın gözleri önünde bütün fertleriyle birlikte yok oluyor.”
“Bütün değerleri ayaklar altına alan Batı, artık iflas etmiştir”
Başkan Erbaş, BM başta olmak üzere uluslararası bütün kuruluşların vahşeti seyretmekle yetindiğini ifade ederek, “Lanet olsun ki ABD ve Avrupa ülkeleri ise İsrail’in işlediği katliamlara koşulsuz destek açıklamaları yapıyor. Böyle bir vahşetin karşısında, savunduğunu iddia ettiği bütün değerleri ayaklar altına alan Batı, artık iflas etmiştir.” dedi.
Filistin’in işgal edilmesinden bu yana İsrail’e tam destek veren bazı güç merkezlerinin önde gelenlerinin aynı batıl inanca mensup olduklarını belirten Başkan Erbaş, “Bütün dünyayı felakete sürükleyen Yahudi Siyonizminin arkasında biraz önce ifade ettiğim gibi Evanjelizm yani Hristiyan Siyonizmi vardır. Bu yüzden Gazze’nin masum çocuklarının vahşice katledilmesi onlar için bir anlam ifade etmiyor. Zira onların sözlüğünde hak, hukuk, ahlak, vicdan gibi kavramlar sadece Siyonizm’in çıkarlarını garanti altına almak için kullanılan araçlardır. Bilmeliyiz ki bunlar Gazze'yle, Kudüs'le, Filistin'le yetinmeyecekler. Sapkın inançlarının peşinde bütün yeryüzünü yaşanmaz hale getirmeye devam edecekler.” diye konuştu.
Başkan Erbaş, çağın en büyük talihsizliğinin, zulme, haksızlığa, katliamlara ve soykırımlara zemin hazırlayan küresel bir sömürü sisteminin her alanda hayatı kuşattığını söyledi.
“İslam’ın evrensel hakikatleri insanlık için en büyük imkandır”
Bugün insanlığın en temel sorununun küresel ırkçı emperyalizm olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, “Dolayısıyla yeryüzünü yeni bir ahlaka, hukuka ve medeniyete kavuşturmak şarttır. Bugün zulüm ve kötülükle kirletilen küresel maşeri vicdanın tedavi edilmeye ihtiyacı vardır. Hiç şüphesiz İslam’ın evrensel hakikatleri bu noktada insanlık için en büyük imkandır. İslam sadece Müslümanları değil bütün insanları muhatap alan ve bütün insanları huzura, barışa, mutluluğa kavuşturmayı amaç edinen bir sistemdir.” ifadelerini kullandı.
Başkan Erbaş, İslam’ın dünyanın her yerinde herkes için aynı evrensel değerleri savunan ve yaşatmaya çalışan bir barış ve esenlik dini olduğunu belirterek, “Nitekim İslam'ın hakikatleriyle inşa edilen asil bir medeniyetin himayesinde Maveraünnehir’den Endülüs’e, Hint Alt Kıtası’ndan Batı Sahra’ya kadar uzanan devasa bir coğrafyada asırlar boyu huzur ve güven içinde yaşamayı tecrübe edinmiştir. İslam coğrafyası din, dil, ırk, mezhep farkı gözetmeksizin bütün farklılıklarıyla bir arada yaşamanın en güzel örneklerine sahne olmuştur, tarih bunun şahididir.” şeklinde konuştu.
Yeryüzünü daha adil, daha huzurlu ve daha güvenli bir yer haline getirmenin mümkün olduğuna işaret eden Başkan Erbaş, “Bunun için Müslümanların inanç ve medeniyet değerlerini idrak ederek azim ve umutla aydınlık bir istikbal inşaatı için çalışması gerekir. Ezilmişlik duygusundan sıyrılarak cesaret ve özgüven ile imkanlarını seferber etmesi gerekir. Müslümanların anlamsız tartışmaları terk ederek, vahdet bilinciyle, güçlü politikalar üretmesi gerekir.” dedi.
“Fitne ve tefrikaya karşı uyanık olmak zorundayız”
Başkan Erbaş, milletimizin inanç ve duygu dünyasını Kur’an ve sünnete dayalı sahih dini bilgiyle donatılması gerektiğini aktararak, “Milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını en güçlü hale getirmek, fitne ve tefrikaya karşı uyanık olmak zorundayız. Endülüs’ten Bağdat’a kadar tarihin her döneminde Müslümanlar için en büyük tehlike ve yıkım fitne ve tefrika olmuştur.” diye konuştu.
Özellikle gençlerin Kudüs bilincinin güçlendirilmesi gerektiğini belirten Başkan Erbaş, “Kudüs davası büyük bir davadır. Eğer bu topraklarda Kudüs davasından habersiz tek bir genç, tek bir insan olursa bunun vebali hepimizin üzerinde olur ve bunu aklımızdan hiçbir zaman çıkarmayalım. Bu bir diriliştir ve inşallah Kudüs ve Filistin davası gençlerin ruhlarının dirilişine vesile olacak unsurlardan birisi olur.” ifadelerine yer verdi.
“Gençlerimizin enerjisini ve heyecanını doğru yönlendirerek, din, iman, vatan ve mukaddesat uğruna mücadele ve mücahede aşkıyla taçlandırmalıyız.” ifadesini kullanan Başkan Erbaş, “Gençlerimizin her türlü zulüm ve haksızlık karşısında tevhit ve vahdet şuuruyla hareket kabiliyeti kazanmalarını sağlamalıyız.” diye konuştu.
Başkan Erbaş, hayatın önemli oranda dijital mecralarda geçtiği bir dünyanın içerisinde olduklarına dikkati çekerek, “Daha çok insana ulaşma ve daha çabuk bilgi edinme gibi pek çok alanda sayısız fayda sağlamakla beraber dijital dünya, bireysel ve toplumsal boyutta birçok problemin ortaya çıkışına da zemin teşkil etmektedir. Gençlerimizin ve nesillerimizin tertemiz duygu ve düşünceleri en çok buralarda istismar ediliyor. Bu sebeple söz konusu mecranın gerçekliklerini dikkate alan bir yaklaşımla hizmet üretilmesi büyük önem arz etmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Dijital ortamlarda pek çok hizmet, içerik üretiyoruz”
Gençlerin ve nesillerin sanal alemin bilinmezlikleri içerisinde kaybolmasını önleyecek çalışmaların olmasını gerektiğini vurgulayan Başkan Erbaş, “Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hem dinimiz ve inancımızın en güzel şekilde bilinmesi hem de insanlığın içinden geçtiği süreçlerin en doğru şekilde anlaşılması için dijital ortamlarda pek çok hizmet, içerik üretiyoruz.” dedi.
Başkan Erbaş, zalimlerin yaptığı zulmün hesabını hem dünyada hem de ahirette mutlaka vereceğini dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Bugün Filistin meselesi hakkında bütün dünyada bir duyarlılık olduğunu görüyoruz ve haksızlığın karşısında seslerini yükselten insanların sayısı her geçen gün daha da artıyor. Bu durum elbette insanlığın geleceği açısından umut vericidir. Gazze, Filistin için sokaklara dökülen milyonlar esasen kandan beslenen vahşi Siyonizm’e karşı insanlığın bir intifadasıdır. Bizim bu intifadayı her platformda canlı tutmamız, büyütmemiz ve güçlendirmemiz gerekir. Bizlere düşen her türlü zulüm, haksızlık ve kötülük karşısında kararlı bir şekilde durabilmektir. Nitekim bizim inancımızda kim olursa olsun, mazlumun yanında yer almak, şunu daha açık anlaşılsın diye söyleyeyim; zalim Müslüman, mazlum gayrimüslim olsa dahi biz inancına bakmayız, mazlumun yanında yer alırız. O mazlumu zalime karşı kurtarırız, koruruz. Bizim inancımız bunu emrediyor.
Muhtaca el uzatmak, zulmün ve zalimin karşısında durmak, kötülük ve haksızlıkla mücadele etmek her mümin için farzdır ve asla ihmal edilemez. Diğer yandan zulüm ve haksızlığa duyarsız kalmak, zalimlere ve hainlere ses çıkarmamak doğrudan ya da dolaylı şekilde zalimlere, işgalcilere, teröristlere, katillere destek olmak, onların destekçilerine destek olmak da haramdır.”
“Bu boykot hiç kesilmeden devam etmeli”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu süreçte tüm imkan ve gayretlerini sürdürdüğünü kaydeden Başkan Erbaş, “İşgalci İsrail’i destekleyen firmalara yönelik boykot kararı aldık ve halkımızı da bu boykota davet ettik. Bu kararımız çok ciddi bir karşılık buldu ama bu kesintisiz devam etmeli. Buradan hem sizlere hem sizler vasıtasıyla bütün milletimize sesimizin ulaştığı bütün kardeşlerimize sesleniyorum; bu boykot hiç kesilmeden devam etmeli.” dedi.
Başkan Erbaş, 6 Şubat depremlerinde Diyanet personeline gösterdikleri fedakarlık için teşekkür ederek, “O kadar fedakarane çalışmalar yaptınız ki hep yüzümüzü ak ettiniz. Her yerde bu iftihar tablosunu anlatmamıza sizler vesile oldunuz. Allah sizden razı olsun” ifadelerini kullandı.
Programa, Antalya Valisi Hulusi Şahin, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Doç. Dr. Burhan İşliyen, Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı, Kadir Dinç ile Başkanlığın üst düzey yöneticileri katıldı.