12 Mayıs 2024 Pazar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Dünya İslam Bilginleri İstişare Zirvesi’ne katıldı. Programda, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da yer aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen Dünya İslam Bilginleri İstişare Toplantısı açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın farklı köşelerinden gelen alimleri ve kanaat önderlerini misafir etmekten dolayı memnuniyetini dile getirdi.
Katılımcılara “İstanbul’a hoş geldiniz” diye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçkin bir heyetle bu anlamlı toplantıyı tertip eden Diyanet İşleri Başkanlığımızı tebrik ediyorum. Vereceğiniz katkılar için de sizlere şimdiden şükranlarımı sunuyorum.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünün Anneler Günü olduğunu anımsatarak, “Öncelikle buradaki hanım kardeşlerimizle birlikte tüm annelerin Anneler Günü’nü tebrik ediyorum. Dünyanın farklı ülkelerinde anneler mutlu, huzurlu bir şekilde sevdikleriyle birlikte bu özel günü kutluyor. Ancak Filistinli anneler, İsrail’in katlettiği ciğerparelerinin, beyaz kefenlerine sarılarak bugünü geçiriyor. Buradan kaybettikleri evlatlarının acısıyla yürekleri yangın yerine dönmüş Filistinli, Suriyeli, Türkistanlı annelere selamlarımızı gönderiyorum.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir zamanda İslam coğrafyasının değerli temsilcilerinin bir araya gelmesinin Filistinli kardeşlerine ve mazlumlara cesaret aşılayacağını vurgulayarak, “Buradaki mevcudiyetinizle sizler sadece insanlık ve kardeşlik görevinizi yerine getirmiyorsunuz. Aynı zamanda, sergilediğiniz onurlu duruşla Filistinli mazlumların yalnız olmadığını tüm insanlığa haykırıyorsunuz.” değerlendirmesini yaptı.
Gazze’de, 7 Ekim’den bu yana insanlık tarihinin en vahşi katliamlarından birinin yaşandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kuruluşundan beri sürekli işgal, zulüm ve haydutlukla topraklarını büyüten İsrail, masum kanı dökmeye devam ediyor. Bugüne kadar 15 bin çocuk acımasızca katledildi. Çoğu kadın ve sivil 35 bin Filistinli kardeşlerimiz şehit edildi, 80 bini yaralandı. Yaklaşık 2 milyon insan evinden, yurdundan göçe zorlandı. 7 Ekim öncesinde zaten bir açık hava hapishanesi olan Gazze, son 219 gündür örneğini sadece Hitler Almanyasında gördüğümüz bir temerküz ve imha kampına dönüştü. Öyle sahnelere şahit olduk ki anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor. Savaşta dahi dokunulmaz olan hastaneler, ibadethaneler, okullar, sivil yerleşim yerlerine bombalar yağdırıldı. İnsan hak ve hürriyetlerine dair ne kadar ilke, kural, çizgi varsa hepsi dünyanın gözleri önünde ayaklar altına alındı.”
Birleşmiş Milletler personeli ve insani yardım görevlilerinin de kurşunların hedefi olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Toplu mezarlara gömdükleri insanların cenazelerine bile eziyet eden bir barbarlıkla karşı karşıya kaldık. Kimse kusura bakmasın ama şunu çok net ifade etmek durumundayım, insanı insanlığından utandıracak ne kadar işkence, canilik ve ahlaksızlık varsa geride bıraktığımız 219 gün içerisinde Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında işlenmiştir.” diye konuştu.
“Gazze, on yıllardır propagandası yapılan değerler için turnusol olmuştur”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların öyle gizli saklı yapılmadığını ve tüm dünyaya canlı yayınlarla izlettirildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gazze, on yıllardır bize propagandası yapılan değerler için bir turnusol olmuştur. Uluslararası sistemin ve kuruluşların gerçek yüzü apaçık ortaya çıkmıştır. Bu arada neler görmedik ki, bize her fırsatta insan hak ve hürriyetlerinden bahseden ülkelerin 35 bin Gazzeliyi katledenlere aleni destek verdiğini gördük. Uluslararası basın kuruluşlarının, İsrail’in kanını akıttığı 150 gazeteci için tek bir cümle dahi kuramadıklarını gördük. Birleşmiş Milletler’in bırakın Filistinlilerin hayatını, kendi personelini bile korumaktan aciz olduğunu gördük. Daha düne kadar ‘protesto hakkı kutsaldır’ diyenlerin, Filistin’e destek eylemlerine tahammül edemediklerini gördük.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği’nin ateşkes çağrısı yapamayacak kadar İsrail’e karşı teslimiyet içinde olduğunun görüldüğünü dile getirerek, “Sırf İsrail’i eleştirdiği için işinden atılan rektörleri, kariyeri biten siyasetçileri, tehdit edilen sanatçıları, konuşma hakkı verilmeyen öğrencileri gördük. Güya kendilerini ‘özgürlükler ülkesi’ olarak pazarlayanların, İsrail’in çıkarları söz konusu olunca birden faşizme dümen kırdıklarını gördük.” ifadesini kullandı.
“İlk günden beri Filistin halkıyla tam bir dayanışma içindeyiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Holokost mağdurlarının çocuklarının, Hitleri çırak çıkartacak, Nazileri kıskandıracak katliamlara imza atabildiklerini gördüklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
“Antisemitik yaftası yememek için hakikati tahrif edenleri, susanları, yalan söyleyenleri, İsrail propagandası değirmenine su taşıyanları gördük. Karşımızdaki bu vahim tablo karşısında Türkiye olarak, ilk günden beri Filistin halkıyla tam bir dayanışma içindeyiz. Gazze’de akan kanın durması, İsrail’in saldırılarının engellenmesi için yoğun çaba harcıyoruz. Yaklaşık 54 bin tona ulaşan yardım miktarıyla, Gazze’ye en fazla insani yardım yapan ülkeyiz. İsrail’in su kaynaklarını tahrip ettiği Gazze’ye, her hafta 127 ton temiz içme suyu gönderiyoruz. Aralarında kanser hastalarının da olduğu 400’ün üzerinde Gazzeli hasta ve yaralıyı ülkemiz hastanelerinde tedavi ettiriyoruz.”
Şu an insanlığın büyük bir sınav verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün bu imtihan Suriye’de veriliyordu. Daha önce Afganistan’da, Irak’ta, Yemen’de, Somali’de, Bosna’da sınandık. Şimdi de Müslümanlar olarak Gazze’de bir imtihana tabi tutuluyoruz. Ya bu imtihandan alnımızın akıyla çıkacağız ya da bir ömür boyu kalbimizde ağır bir pişmanlık yüküyle yaşamak zorunda kalacağız. Şunu çok net ifade etmek isterim, başkalarından medet ummak Müslümanlara yakışmaz. Biz önce kendimizden, kendi hesabımızdan sorumluyuz. Filistin halkına karşı kardeşlik görevimizi yapmakla mükellefiz. Elimizle, dilimizle engelleyerek buna imkanımız olmadığında, en azından kalbimizle buğzederek zulme karşı durmak zorundayız.” dedi.
“Gazze’nin yeniden imarı için şimdiden hazırlıklara başlayacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insani değerlerin sınandığı Gazze imtihanında herkesin kendisine yakışanı yapacağını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Birileri İsrail’e koşulsuz destek verecek, katliamlarını örtecek, vicdanlarını rafa kaldırıp her platformda İsrail’in avukatlığını üstlenecek. Biz de Müslümanlar olarak Rabbimiz neyi emrediyorsa onu yapacağız. Kimin ne dediğine bakmadan Filistinli kardeşlerimize, tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız. İsrail'in katliamlarına karşı tepkimizi, meşru zeminde kalarak her fırsatta açıkça göstereceğiz. İsrail’in her vicdanlı sesi antisemitizm sopasıyla susturmasına fırsat vermeyeceğiz. Soykırımcı katilleri ifşa etmeye, bunların maskelerini indirmeye, katliamlarını yüzlerini haykırmaya devam edeceğiz. Yöneticilerimizi, İsrail üzerinde daha fazla baskı kurmaları, İsrail’i ateşkese icbar edecek ticari, hukuki ve diplomatik adımları atmaları noktasında teşvik edeceğiz. Gazze ve Ramallah’taki mazlumlara gönderdiğimiz yardımları artıracak, Gazze’nin yeniden imarı için şimdiden hazırlıklara başlayacağız."
Başkan Erbaş: “Yeryüzü İslam’ın evrensel değerlerine her zamankinden daha çok muhtaç”
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ise konuşmasında, bugün dünyanın savaşlar, yoksulluk, terör ümitsizlik gibi devasa sorunların kuşatması altında tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşadığına dikkati çekerek, “Yeryüzü İslam’ın evrensel değerlerine, güzel ahlakına, hakkı ayakta tutan ilkelerine her zamankinden daha çok muhtaçtır. Diğer yandan üzülerek müşahede ediyoruz ki İslam’ın rahmet mesajıyla yeryüzüne umut olması gereken Müslüman, dünyada ciddi problemlerle karşı karşıyadır.” dedi.
İslam’ın hakikatleriyle Müslümanların yaşantıları, dağınıklıkları arasındaki mesafenin İslam’ın insanlık açısından ifade ettiği manayı da gölgelediğini ifade eden Başkan Erbaş, şöyle konuştu:
“Maalesef Müslümanlar İslam’ın evrensel ilkelerini insanlığa teklif etmede zayıf ve yetersiz kalmaktadır. Biliyoruz ki İslam’ın temel hakları ve özgürlükleri merkeze alan bir insan tasavvuru var. Dini muhafaza, canı muhafaza, aklı muhafaza, malı muhafaza, nesli muhafaza diye formüle ettiği zarureti hamsesi var. Sorumluluk bilincini ve güzel ahlakı merkeze alan bir çevre tasavvuru var. Onurlu ve güvenli bir hayatı temin eden bir hukuk tasavvuru var. Zerafet ve estetiğin simgesi olan bir sanat tasavvuru var.”
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının başta Müslüman ülkeler olmak üzere Asya’dan Avrupa’ya, Amerika’dan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Uzak Doğu’ya kadar dünyanın her yerindeki Müslüman ülke ve toplumlarıyla güçlü bir iletişimi bulunduğuna dikkati çekerek, uluslararası pek çok faaliyet yürüttüklerini anlattı.
7 Ekim sonrası dünyanın dikkatini Filistin’deki, Gazze’deki katliama dikkati çekmek için 90 kadar ülkeden 200 civarında bakan, dini idare başkanı, alimin katılımıyla çevrim içi toplantılar yaptıklarını anlatan Başkan Erbaş, “Yurt dışında aynı amaca matuf pek çok toplantıya Diyanet işleri Başkanlığı ve ülkemizi temsilen katıldık. Bu toplantılarda yaşadığımız dünyanın meselelerini, sorunlarımızı, imkanlarımızı konuştuk.” dedi.
Başkan Erbaş, Müslümanların bilhassa gençlerin inanç, kültür ve medeniyet zemininde maruz kaldığı meydan okumalar olduğuna dikkati çeken Başkan Erbaş, “Bir yanda İslamofobi, misyonerlik, kültür emperyalizmi, dini istismar eden terör örgütü diğer tarafta yanlış dini anlayışların sebep olduğu ciddi meseleler var. Tüm bunların farkında olarak daha güçlü ve daha kapsamlı faaliyet zeminleri oluşturmaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
İki gün sürecek olan bu zirvede önemli konuları müzakere edeceklerini kaydeden Başkan Erbaş, “5 konu etrafında sunumlar yapılacak. Değişen ve gelişen şartlara göre İslam’ı en ideal şekilde temsil ve tebliğ etmenin, başta İslam dünyası olmak üzere insanlığa daha iyi hizmet sunmanın yollarını müzakere edeceğiz. İslam düşmanlığına evrilen İslamofobi ve benzeri sorunlarla daha etkin mücadele edebilme imkanlarını istişare edeceğiz. İşgalci zalim İsrail’in, zulüm ve katliamını durdurmak için Gazze ve Filistin’e daha güçlü nasıl destek olabileceğimizi konuşacağız inşallah. Dini, dili, ırkı ne olursa olsun, tüm dünyaya, tüm insanlığa, bu katliamın, bu soykırımın durdurulması için çağrıda bulunacağız.” değerlendirmesinde bulundu.