Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

18 Ekim 2024 Cuma

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul’un Üsküdar ilçesindeki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’nde hutbe irad etti, ardından Cuma namazını kıldırdı.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İstanbul’da hutbe irad etti

Muhterem Müslümanlar!

Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Şeytan, onları etkisi altına almış, kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki kaybedecek olanlar şeytanın taraftarlarıdır!”

Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Gaflete dalan, boşa zaman geçiren, kabirleri unutan kul ne kötüdür! Azgınlık yapan, haddi aşan, nereden geldiğini ve nereye gideceğini unutan kul ne kötüdür!” 

Aziz Kardeşlerim!

İnsan, nisyan ile maluldür, yani unutkan bir varlıktır. Kimi zaman kendini, ailesini, akrabalarını, komşularını unutur, sorumluluklarını ihmal eder. Kimi zaman yaratılış gayesini unutur, insanlara karşı nezaket ve zarafeti elden bırakır. Musallaya gelen cenazeler esasında bizim için en büyük bir ibret vesiledir. Yüce Rabbimiz Mülk Suresi’nin ilk ayetlerinde esasında bizlere bir şeyi unutmamamız gerektiğini bildirmektedir; “Ölümü de hayatı da yaratan Allah’tır. Hanginiz daha güzel amel işliyorsunuz, en iyi işi, en iyi ameli hanginiz daha güzel yapıyorsunuz diye sizi imtihan etmek için yaratmıştır.” Demek ki yaratılış amacımızı da bizim unutmamamız gerekiyor. Allah Resulü Efendimiz de (s.a.s.) vefat eden Müslümanların ardından Mülk Suresi’ni, Yasin Suresi’ni okuyunuz tavsiyesiyle esasında ölen insanların ardından bir gün siz de musallaya geleceksiniz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) musallaya gelmeden önce okuyun Kur’an’ı hayatınızı ona göre tanzim edin demek istemektedir. Tabi ki okuduğumuz Kur’an’dan, ayetlerden elde ettiğimiz hasenatı merhumların, merhumelerin ruhlarına hediye edebiliriz ama esas amaç dirilerin ders alması… Yasin Suresi’nde; “O gün biz ağızları mühürleriz, elleri konuştururuz, ayaklar da yaptıklarına şahitlik eder.” buyurmak suretiyle Rabbimiz bizi uyarmaktadır. Efendimiz (s.a.s.) işte bu ayetleri okuyun da ibret alın diye bizlere tavsiye etmektedir. Kimi zaman dünya meşgalesine dalıp ahireti, mahşeri, mizanı, hesabı, cennet ve cehennemi göz ardı eder nisyan ile malul olan insanoğlu. Kimi zaman da dinini, tarihini ve kültürünü unutup özüne yabancılaşır.

Aziz Kardeşlerim!

Unutmanın en kötüsü ise kişinin Rabbini unutmasıdır. Halbuki nerede olursak olalım Rabbimiz bizimle beraberdir. O, “el-Habir”dir; haberdardır her anımızdan, gizli ve açık her şeyden haberdar olandır Rabbimiz. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz buyuruyor ki; “Şüphesiz ki ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.”

Aziz Kardeşlerim!

Yaşarken bunu dikkate alarak yaşayalım; neslimizi, gençlerimizi, çocuklarımızı bu ruhla yetiştirmeye çalışalım. Cenab-ı Hak; yaratan, yaşatan, yaptıklarımızı gören, söylediklerimizi işitendir. Kalplerimizden geçenleri bilen, bize şah damarımızdan daha yakın olandır. Hastalıklarımızın şifası, dertlerimizin devası, sıkıntılarımızın çaresi O’ndadır. Bütün hata ve kusurlarımıza rağmen, “Rahman” ismiyle bizlere merhamet eden, “Gaffar” ismiyle günahlarımızı bağışlayan, “Rezzak” ismiyle bizleri rızıklandıran O’dur.

Aziz Müslümanlar!

Allah Resulü (s.a.s), “Ağızların tadını kaçıran ölümü çokça hatırlayın.” buyurmuştur. İradesine hakim olan ve ölümden sonrası için çalışan kişinin, akıllı insan olduğunu haber vermiştir. Zira ölümü ve hesabı unutan insan, şeytanın esiri olmuştur. Bugün, başta Gazze olmak üzere İslam beldelerine bombalar yağdıran; masumları katleden, soykırım uygulayan caniler, işgalciler, siyonistler; Allah’ı unutan, şeytanı dost edinenlerdir. Bugün, Allah’ın haram kıldığı cana acımasızca kıyan; kadınlara, çocuklara, yaşlılara şiddetin her türlüsünü reva gören zalimler, ahiret bilincini kaybedenlerdir. İnançlarında da zaten ahiret bilinci yoktur. Bunu Müslümanların, İslam aleminin çok iyi bilmesi ve ona göre tedbirini alması gerekir. Sapkın ideolojiler ve batıl akımlarla gençlerin ve çocukların tertemiz fıtratlarını bozmak için çalışanlar, insanlıktan nasibini almamış kimselerdir. Dijital mecralarda günahı cazip gösteren, harama teşvik eden, aile mahremiyetini hiçe sayanlar, ölümü ve sonrasını hesaba katmayanlardır. İş, çalışma ve ticaret hayatında helal-haram hassasiyetini kaybetmek, faiz ve kumar gibi haram yollardan kazanç elde etmeye çalışmak, Allah’ı ve ahireti unutmanın bir neticesidir.

Öyleyse Aziz Müslümanlar!

Her an Rabbimizin gözetiminde olduğumuz, dünyada yapıp ettiklerimizin hesabını mutlaka vereceğimiz bilinciyle bir ömür sürelim. İbadetlerimizle Rabbimize iyi bir kul olmaya, O’nun rızasını kazanmaya çaba gösterelim. Çocuklarımızın ve gençlerimizin tertemiz yüreklerinde var olan Allah sevgisini muhafaza etmeye azim ve sabırla devam edelim. Dini, ahlaki ve insani değerlerimizi öğrendiğimiz aile yuvamızı tehdit eden zararlı akımlara karşı uyanık olalım. Unutmayalım ki, yeryüzünün imarı ve güvenli bir geleceğin inşası; Rabbini, Peygamberini bilen, kitabını okuyabilen, anlayabilen ve yaşayan, ölümü hatırından çıkarmayan, ahiret bilincini kuşanan nesiller eliyle olacaktır inşallah.

Hz. İbrahim aleyhisselam; “Ey Rabbim! Beni ve zürriyetimi, namazı dosdoğru ve devamlı kılanlardan eyle. Ya Rabbi! Duamı kabul eyle” diye hep dua ederdi ya… İşte aziz kardeşlerim bizler de onun zürriyeti olarak Hz. İbrahim nasıl zürriyeti için dua etmişse biz de çocuklarımız, gençlerimiz için dualarımızı eksik etmeyelim. Hem fiili dualarımızı hem de lisani olarak dualarımızı onların üzerinden eksik etmeyelim. Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki; “Üç dua vardır ki kabul olunmasında şevk ve şüphe yoktur. Mazlumun duası, yolcunun duası ve anne babanın çocukları için yaptığı dua.” Dualarımızı çocuklarımızdan eksik etmeyelim.