25 Şubat 2025 Salı

Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti

Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti

 

  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti
  • Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu Ankara’da gerçekleşti

 

Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Diyanet İşleri Bakanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Ankara’da gerçekleşti.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Diyanet İşleri Bakanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türk Standardları Enstitüsü’nce (TSE) düzenlenen “Uluslararası Helal Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu”na katıldı.

Bakan Kacır: “Helal sektörü, Müslümanların dini esaslar doğrultusunda yaşamalarına imkan tanıyor”

Diyanet İşleri Başkanlığı 15 Temmuz Milli İrade Şehit Ali Alıtkan Konferans Salonu’nda gerçekleşen programda konuşan Bakan Kacır, günlük hayatta kullanılan pek çok ürün ve hizmetin arkasında, çok sayıda ülkenin içinde bulunduğu değer zincirlerinin yer aldığını bildirerek, “Bu durum, tüketicilerin satın aldıkları ürüne güven duymasını sağlayacak ulusal ve uluslararası ölçekte mekanizmaların kurulması ihtiyacını beraberinde getiriyor. Şeffaf üretim süreçleri, insan sağlığını önceleyen yaklaşımı, adil ve sürdürülebilir ilkelerle helal sektörü, Müslümanların dini esaslar doğrultusunda hayatlarını yaşamalarına imkan tanıyor.” ifadelerini kullandı.

Bakan Kacır, şeffaf üretim süreçlerinin, finanstan gıdaya, ilaçtan turizme pek çok alanda güvenilir ürün ve hizmetlere erişimi mümkün kıldığını aktardı.

Helal ürün ve hizmetlerin yalnızca Müslümanlar için değil, farklı inançlara mensup bireyler için de giderek daha fazla tercih edildiğine dikkati çeken Kacır, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Küresel helal ekonomisi, ölçeği ve kapsamı itibarıyla günden güne daha geniş bir tüketici kitlesine hitap eden, dinamik ve hızla büyüyen bir ekosistem konumunda. Helal sertifikalı kozmetik sektörü 80 milyar doların üzerinde bir ölçeğe sahip. Helal turizm pazarının büyüklüğü 250 milyar doları aştı. Yakaladığı güçlü büyüme ivmesiyle 2 trilyon dolarlık küresel helal gıda pazarının 2033’te 5 trilyon dolar hacme ulaşması öngörülüyor. Helal ekonomisinin sunduğu fırsatları değerlendirerek, ülkemizi küresel helal ekonomisine yön veren lider ülke konumuna taşımakta kararlıyız. Bu anlamda ülkemiz büyük avantajlara sahip. Dünyanın en büyük 11’inci, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasında ise 2’nci büyük ekonomiyiz. Ülkemiz, güçlü üretim ve teknoloji geliştirme altyapısıyla helal sektörünün farklı alanlarında tüketici beklentilerine cevap verecek rekabetçi ürün ve hizmetler sunma kabiliyetini haiz.”

“Türkiye’nin rolü gün geçtikçe artıyor”

Bakan Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde dünyanın dört bir yanında inşa ettikleri ticaret köprüleri arasında, bilhassa İslam ülkeleriyle kurulan bağların değerli ve kuvvetli olduğuna işaret ederek, dost ve kardeş İslam coğrafyasıyla her geçen gün artan ticari ve ekonomik bağların, Türkiye’nin küresel helal ekonomisindeki rolünü gün geçtikçe artırdığını söyledi.

Sağlıklı işleyen bir helal ekonomisi hacmi oluşturmak adına helal sertifikasyonun kritik önem taşıdığını aktaran Bakan Kacır, “Bu doğrultuda ülkemizde helal akreditasyon hizmeti sunmaya yetkili tek otorite konumundaki Helal Akreditasyon Kurumunu (HAK) Ticaret Bakanlığı öncülüğünde kurduk. Ürün ve hizmetlerin sürdürülebilir, sürekli ve standart ölçekli yürütülmesi adına önemli adımlar attık.” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Kacır, standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanlarında öncü kurum olan TSE’nin, vatandaşların helal ürün ve hizmetlere ulaşması için ön safta yer aldığını bildirdi.

Tüketicilerin inanç ve değerlerine uygun ürün ve hizmetlere erişimi için Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordinasyon içinde hareket eden enstitünün, bugüne kadar 572 helal uygunluk belgesi düzenlediğini belirten Bakan Kacır, şu ifadeleri kullandı:

“Enstitümüz, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da helal ürün ve hizmet ticaretinin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak için çalışmaya devam edecek. Ayrıca dünya genelinde helal uygunluk değerlendirme alanında faaliyet gösteren önemli sayıda kuruluşun akreditasyon kuralları çerçevesinde çalışmalarını sürdürmemesi, pazarda haksız rekabete yol açabiliyor, helal belgesinin güvenilirliğine zarar verebiliyor. Bizler 'helale halel gelmesin' düsturuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye olarak helal sertifikasyonunun küresel çapta standartlaştırılması, bu konudaki karışıklıkların ortadan kaldırılması ve birden fazla sertifikasyonla ilişkili maliyetlerin azaltılmasına yönelik çalışmaların destekçisi ve öncüsüyüz.”

Bakan Kacır, kısa süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde Malezya, Endonezya ve Pakistan’ı ziyaret ettiklerini anımsatarak, helal standardizasyon, sertifikasyon ve akreditasyon alanlarında yapılacak işbirlikleri ve stratejik ortaklıkların, ziyaretlerin önemli başlıklarını oluşturduğunu aktardı.

Başkan Erbaş: “İslam, dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunmasını esas alır”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ise “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan helal ve temiz şeylerden yiyin.” ayet-i kerimesini hatırlatarak, “Bu bağlamda helal gıda kavramı, yalnızca dini bir zorunluluk değil, aynı zamanda sağlıklı ve güvenilir beslenmenin de bir gereğidir. Yüce dinimiz İslam, dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunmasını esas alır. İşte helal belgelendirme faaliyeti de tam olarak bu ilkelerin korunmasını sağlamaya yönelik gönüllülük esasına dayalı bir faaliyettir.” dedi.

“Helal sertifikasyon süreçlerinde yanlış yönlendirmelerde bulunmak büyük bir vebaldir”

Teknolojinin gelişmesi ve üretim süreçlerinin karmaşık hale gelmesinin tüketilen gıdaların ve ürünlerin içeriğini sorgulamaya yönelttiğini ifade eden Başkan Erbaş, “Günümüzde bir tüketicinin, gıda üretiminin tüm aşamalarına muttali olması elbette mümkün değildir. Bu yüzden hem resmi kurumlar hem de sivil kuruluşlar, helal belgelendirme sürecini itina ve sorumluluk bilinciyle yürütmek zorundadır. Bu noktada unutulmaması gereken önemli bir husus da söz konusu faaliyetlerin bir nevi şahitlik görevi olduğudur. Dolayısıyla helal sertifikasyon süreçlerinde yanıltıcı bilgi ve belge vermek veya yanlış yönlendirmelerde bulunmak büyük bir vebaldir, İslami tabirle günahtır.” diye konuştu.

Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının geçmişten günümüze görüşleriyle, irşat ve fetva hizmetleriyle bu alana önemli katkılar sunduğuna işaret ederek, şu bilgileri paylaştı:

“Bu bağlamda; 2011 yılında Afyonkarahisar’da 4. Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı ‘Günümüzde Helal Gıda’ başlığı altında düzenlenmiş; 7. Oturumda ‘Helal Gıda Standardizasyonu’ konusu ele alınmıştır. 2013 tarihinde TSE’yle protokol imzalanmış; bu protokol gereğince inceleme ve belgelendirme faaliyetlerinde Diyanet İşleri Başkanlığınca uzmanların görevlendirilmesi kabul edilmiştir. 2019 yılında Ankara’da Katkı Maddeleri konusunda bir çalıştay yapılmış; çalıştayda katkı maddeleri konusu detaylı şekilde değerlendirilmiştir. 2023 tarihinde ise Helal Akreditasyon Kurumu’yla (HAK) eğitim başta olmak üzere konferans, seminer, çalıştay, baslı yayınlar gibi alanlarda ortak faaliyetler düzenlenmesine karar verilmiştir.”

Türkiye’de özellikle son 15-20 yıl içinde resmi ve sivil kuruluşların helal belgelendirme konusundaki çabalarının takdire şayan olduğunu dile getiren Başkan Erbaş, “Ülkemiz, İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün (SMIIC) sekretaryasını yürütmekte olup, bu alanda uluslararası ölçekte önemli bir aktör haline gelmiş olması bizleri sevindirmektedir.” ifadelerini kullandı.

Başkan Erbaş, “Öte yandan belgelendirmede bulunacak kuruluşların Helal Akreditasyon Kurumu tarafından (HAK) akredite edilmesinin zorunlu olması hususu, konuyla ilgili atılmış çok önemli bir adımdır. 2011 yılından beri belgelendirme hizmetinde bulunan Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) konuyla ilgili çalışmaları da önem arz etmektedir.” şeklinde konuştu.

Uluslararası Helal Uygunluk Sempozyumu’ndan hayatın Allah rızası eksenli düzenlenmesine dair güzel sonuçların çıkacağına inandığını kaydeden Başkan Erbaş, “Dün olduğu gibi bugün de helal belgelendirme faaliyetleri konusunda şeffaflık, güven, denetim ve gözetim çabalarımız artarak devam edecektir. Bu alanda daha büyük bir gayret ve hassasiyetle hep birlikte çalışmaya ihtiyacımız var.” dedi.

“Helal ile ilgili konuları ramazan ayında bol bol işleyeceğiz”

Başkan Erbaş, “İyilik ve takva üzere yardımlaşınız.” ayet-i kerimesini hatırlatarak, “Helal peşinde koşmaktan daha güzel bir iyilik var mı? Bizde ramazan ayını “Ramazan ve İyilik” başlığı altında 90 bin camimizde; vaazlarımızda, irşatlarımızda, hutbelerimizde iyilik konusunu konuşacağız. Türkiye Diyanet Vakfımızın en önemli çalışmaları yine iyiliği yaygınlaştırmak. İşte bugün yapmış olduğumuz bu sempozyumda ortaya çıkan helal ile ilgili konuları da ramazan ayında bol bol işlemeye gayret edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

TSE Başkanı Şahin: “TSE, helal sektöründe küresel ölçekte öncü rol üstleniyor”

TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin de dünyada 2 milyara yaklaşan Müslüman nüfusun, inanç hassasiyetlerine uygun mal ve hizmetlere erişebilmesinin temel bir ihtiyaç haline geldiğinin altını çizerek, Müslüman bir bireyin gönül rahatlığıyla inançlarıyla çelişmeden gıdasını tüketmesi ve hizmetlerini alabilmesinin dini zorunluluk olduğunu söyledi.

Helal sektörünün yalnızca Müslüman toplumlar için değil, kalite, güvenilirlik ve etik standartlar açısından tüm dünya tüketicileri için bir tercih sebebi olduğuna dikkati çeken Şahin, şunları kaydetti:

“1970’li yıllarda küçük çaplı başlayan helal uygunluk değerlendirme faaliyetleri, bugün trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe ulaşmış ve küresel ölçekte büyük bir pazar haline gelmiştir. Bu büyük potansiyel, helal alanında standardizasyon, akreditasyon ve uygunluk değerlendirme süreçlerini hızlandırmıştır. Helal sertifikasyon, sadece bir ürünün içeriğini değil, üretimden tüketiciye ulaşana kadar geçen tüm süreci kapsayan titiz bir denetim gerektirir. Bu süreçte, ürünlerin hem İslami kurallara uygunluğu hem de kalite ve hijyen standartları büyük bir özenle değerlendirilmektedir.” diye konuştu.