“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

21 Kasım 2024 Perşembe

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Güçlünün zayıfı ezdiği, inanç ve kültür ırkçılığının politik yöntem haline getirildiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir.” dedi.

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

“Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi tarafından düzenlenen “1. Uluslararası Stratejik Müzakereler Forumu”nda katılımcılara “İslam Dünyası ve Türkiye” başlıklı konferans verdi.

Şahinbey Kongre ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen programda konuşan Başkan Erbaş, İslam’ın beşeri ilişkilerin zeminine adaleti ve merhameti yerleştiren ve yeryüzünün barış ve huzurunu temin eden ilkeleri ortaya koyan bir din olduğunu söyledi.

Başkan Erbaş, “Müslümanlar olarak İslam’ın inanç ve medeniyet değerleri ekseninde bir hayat tasavvuru geliştirip çağın idrakine sunabilmek için öncelikle enerji ve potansiyelimizi sömüren sorunlarla yüzleşmek ve onları kendi medeniyet köklerimizden alacağımız ilhamla kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturmak zorundayız.” dedi.

“İslam karşıtlığı bugün tam anlamıyla İslam düşmanlığına dönüşmüş durumdadır”

İslam coğrafyasını cenderesine alan terör ve şiddetin çözülmesi gereken en önemli problemlerden birisi olduğuna işaret eden Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

“Bununla birlikte inanç karşıtı birtakım ideolojiler, dezenformasyon ve algı operasyonlarıyla körüklenen İslam karşıtlığı da aciliyetle ele alınması gereken bir meseledir. Zira uzunca bir süredir bütün dünyada her geçen gün tırmandırılan İslam karşıtlığı bugün tam anlamıyla bir kültürel ırkçılığa ve İslam düşmanlığına dönüşmüş durumdadır. Önce İslamofobi kavramını ürettiler, sonra o İslamofobi artık İslam karşıtlığı aşamasına geldi. Ben şunu ifade etmek istiyorum; dünyada İslamofobi yoktur, Judaizmofobi ve Cristianizmofobi vardır. Çünkü korkutan onlardır, korkutulan Müslümanlardır. O yüzden ısrarla ve sürekli bir şekilde ‘Judaizmofobi’ ve ‘Cristianizmofobi’ kavramlarını bizim sürekli kullanmamız lazım.

Siyonist Yahudilerin ve siyonist Hristiyanların neler yaptığını hepimiz görüyoruz. Nasıl insanları, Müslümanları korkuttuklarını, korkutmakla kalmayıp işte başta Filistin, Gazze olmak üzere soykırıma varan katliamları siyonist Hristiyan desteğiyle siyonist Yahudilerin nasıl yaptıklarını görüyoruz.”

Başkan Erbaş, en temel insan haklarının hiçe sayıldığı can, mal, namus, haysiyet, insan onuru gibi değerlerin ayaklar altına alındığı bir dünyada hiç kimsenin güvende olmadığına dikkati çekerek, “Güçlünün zayıfı ezdiği, inanç ve kültür ırkçılığının politik yöntem haline getirildiği bir dünyada hiç kimse güvende değildir. Allah’ın bir hikmete binaen farklı ırk, renk, dil ve kültürde yarattığı insanlık ailesi olarak, bütün bu farklılıklara saygı gösteren bir yaşama ahlakını inşa edemediğimiz sürece de hiç kimse güvende olamayacaktır.” diye konuştu.

“İnsanlık, tarihin en zor dönemlerinden birisini yaşıyor”

İslam düşmanlığının sadece Müslümanları ilgilendiren bir sorun olmadığını, bütün insanlığın ortak sorunu olduğunu belirten Başkan Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Çünkü bu nefret dilinden dolayı İslam ile arasına mesafe koyanlar aslında insanlığın yegane umudu olan bir inancın hayat veren ilkelerinden, rahmet mesajından mahrum kalmaktadırlar. Nitekim bugün İslam’ın rahmet ikliminden ve medeniyet mefkuresinden yoksun kalan yeryüzü devasa sorunların cenderesinde bocalamaktadır. İnsanlık, savaşlar, terör olayları, yoksulluk, açlık, küresel adaletsizlik gibi sorunların girdabında tarihin en zor dönemlerinden birisini yaşamaktadır. İnanıyorum ki böyle bir çağda İslam inanç ve medeniyet değerlerinin yeniden ihyası sadece Müslüman toplumlar için değil, tüm insanlık için bir kurtuluş reçetesi olacaktır. Bu ideali gerçekleştirmek İslam’ın hakikatlerini, insanlığın idrakine sunmak ve yeryüzünde yeniden hukuku ve ahlakı hakim kılmak için öncelikle İslam toplumlarının kendi aralarındaki iş birliği, iletişim ve dayanışma vasıtalarını güçlendirmesi elzemdir.”

“Batı, bilimi insanı yok etmek için kullanmış”  

Başkan Erbaş, İslam’ın ilim anlayışıyla Batının ilim anlayışı arasında büyük bir fark olduğunu dile getirerek, “Biz ilmi, bilgiyi, bilimi insanın huzuru için üretmişiz, kullanmışız ama Batı’daki ilim anlayışı insanı sadece yaşatmak için değil, öldürmek için de bilgi ve ilimi kullanmış. Bir bombayla binlerce insanı yok eden bilimi, Batı ortaya çıkarmıştır. Efendimiz (s.a.s.) dua ederken buna işaret ediyor; ‘Faydasız ilimden Sana sığınırım Ya Rabbi’ diye dua etmiş. İnsanlığı yaşatan, ihya eden bir bilim, imha eden değil. Buna bütün insanlığın dikkatini çekmemiz lazım. İslam’daki bilgi anlayışıyla Batı’daki bilgi anlayışının en önemli farkı budur.” ifadelerini kullandı.

“Medya araçları, dini içerik ve dini tecrübelerin paylaşıldığı bir zemin olarak hayatımıza dahil oldu”

Günümüzde dijital medyanın geleneksel medya araçlarının yerini aldığına işaret eden Başkan Erbaş,  “Bugün dini öğrenme vasıtalarından biri haline gelen medya araçları, dini içerik ve dini tecrübelerin paylaşıldığı bir zemin olarak hayatımıza dahil olmuştur. Riskleri yanında bu durum aynı zamanda İslam’ın hakikatlerini dijital platformlarda tanıtma fırsatı açısından büyük bir imkanı da işaret etmektedir. Dolayısıyla bu alanda daha güçlü bir şekilde göstermek durumundayız. Bunun için İslam dünyası olarak uluslararası birliktelikler oluşturmalı, kolektif projeler geliştirmeliyiz.” şeklinde konuştu.

Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının dijital mecralarda etkin bir şekilde varlık göstermesini son derece önemsediklerini ifade ederek, dijital çağın gerçekliklerini dikkate alarak kapsamlı, güçlü ve sürdürülebilir projeler yürüttüklerini bildirdi.

“Nesilleri İslam’ın hakikatleriyle buluşturduğumuzda, dünya herkes için daha yaşanabilir bir yer haline gelecek”

Diyanet İşleri Başkanlığının en temel önceliğinin tevhit, adalet, barış, huzur, güven, erdem, güzel ahlak gibi değerlerle insanlığın ufkunu aydınlatan İslam’ın hakikatlerini insanlığa ulaştırma olduğunu kaydeden Başkan Erbaş, “Gayretlerimizi daha bilinçli, sistematik ve sürdürülebilir bir yaklaşımla nesillerin zihin ve gönül dünyalarını İslam’ın hakikatleriyle buluşturmaya teksif ettiğimizde, dünya herkes için daha yaşanabilir bir yer haline gelecektir.” dedi.

Başkan Erbaş, insanlığın umudu ve geleceğinin ulaştığı her toplumda, her mekanda huzurun ve güvenin kaynağı olan İslam dini olduğunu dile getirerek, insanların bütün sorunlarını ancak İslam’ın bilgi, hikmet, feraset yüklü mesajlarıyla çözüme kavuşturabileceğini söyledi.

15 farklı ülkeden 40’ı aşkın akademisyen, sanatçı, akil insan ve kanaat önderinin bir araya geldiği programa, Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Muhyiddin el-Karadaği, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şeyhmus Demir, İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selim Argun ile Gaziantep İl Müftüsü Dr. Hüseyin Hazırlar da katıldı.