Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde hutbe irad etti, ardından Cuma namazını kıldırdı.
“Muhterem Müslümanlar!
Ramazan-ı şerifin son günlerindeyiz. Bugün, üzerimize güneşin doğduğu en hayırlı gün olan Cuma. Bu akşam ise bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi. Bizleri bu kıymetli vakitlerle kavuşturan Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun. Cumamız ve Kadir Gecemiz mübarek olsun.
Aziz Kardeşlerim!
Kadir Gecesi’ni uzunca bir ömürden daha bereketli kılan, Kur’an-ı Kerim’in bu gece indirilmeye başlanmasıdır. Yüce Rabbimiz bu gecenin kadrini bizlere şöyle haber vermektedir: ‘Şüphesiz, biz Kur’an’ı Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir selamdır, bir selamettir.’
Aziz Müslümanlar!
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in isimlerinden biri ‘Burhan’dır. O, doğruluğunda hiçbir şüphe olmayan yegane kitaptır. Ona uyan yücelir; ondan yüz çeviren zillete düşer. Kur’an ‘Hakim’dir. Hikmet yüklü öğütlerle doludur. Onun davetine kulak veren Rabbinin rızasını kazanır; ona sağır kesilen kendini felakete sürükler. Kur’an ‘Furkan’dır. O, hak ile batılı birbirinden ayıran son ilahi kelamdır. Ona sarılan hakikati bulur; ondan uzaklaşan yanlış yollara sapar. Kur’an ‘Zikir’dir. Onu okuyan huzura erer; onu terk eden Allah’ın rahmetinden mahrum kalır. Kur’an ‘Mübin’dir. Onu anlayıp yaşayan dünya ve ahiret saadetine ulaşır; kendini ondan yoksun bırakan karanlıklar içinde kaybolur.
Aziz Kardeşlerim!
İşte bunun için Allah Resulü Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz (s.a.s.), Arafat’taki Veda Hutbesi’nde bütün Müslümanlara, tüm insanlığa şöyle bir vasiyette bulunmuştur; ‘Size iki şeyi emanet bıraktım. Bunlara sarıldığınız müddetçe yolunuzu şaşırmazsınız; Allah’ın kitabı ve Resulünün sünneti.’
Aziz Kardeşlerim!
Kur’an-ı Kerim bizden, son nefesimize kadar imanımıza sadık kalmamızı ve yalnız Allah’a kulluk etmemizi ister. Kur’an bizden, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in yüce ahlakıyla ahlaklanmamızı, onun örnekliğinde nezih bir hayat yaşamamızı ister. Kur’an bize, dünyadayken yapıp ettiklerimizden ahirette mutlaka hesaba çekileceğimizi bildirir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: ‘Allah, bu Kur’an’la nice toplumları yüceltir, nicelerini alçaltır.’ Bizler, Kur’an-ı Kerim’e ve onu bize öğreten Peygamberimize hakkıyla tabi olduğumuzda yüceliriz. Adaleti, sevgiyi, merhameti, hak ve hakikati dünyaya hakim kılarız. Birlik ve beraberliğimizi, huzur ve sükunetimizi muhafaza ederiz. Zulmün ve zalimlerin önünde en büyük engel oluruz. Mazlumları ve mağdurları sevindirmeye devam ederiz. İstiklal Marşı şairimizin dediği gibi;
‘Beşerin derdine derman olur ancak Kur’an,
Kur’ansız artık, canavardan beterdir insan.’
Aziz Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) başka bir hadis-i şeriflerinde de; ‘İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ihya edenin geçmiş günahları affedilir’ müjdesini vermektedir. Öyleyse Kadir Gecesi’ni bir fırsat olarak görelim. Bu geceyi değerli kılan Kur’an-ı Kerim’i özümüze, sözümüze ve hayatımıza yansıtmaya gayret edelim. Çocuklarımızı ve gençlerimizi Kur’an’ın rahmet yüklü mesajlarıyla buluşturalım. Bu bir fırsattır. Kur’an-ı Kerim’in okunuşunu bilmeyen kardeşlerimiz bir an önce okumayı, kıraat etmeyi öğrensinler. Bilenler okusunlar, okuyanlar anlamaya gayret etsinler. Nihai hedefimiz Kur’an’a göre hayatımızı tanzim etmektir. Kur’an bizim hayat rehberimizdir. Kur’an’ı hayat rehberi edinmekten mahrum bir hayat ne yazık ki müminler için çekilmez bir hayat haline gelir.
Aziz Kardeşlerim!
Bu gece kendimiz, ailemiz, ümmet-i Muhammed ve bütün insanlık için Rabbimize çokça dua edelim, O’ndan bağışlanma dileyelim. Allah Resulü (s.a.s)’in Kadir Gecesi’nde yapılmasını tavsiye ettiği şu duayı dilimizden düşürmeyelim: ‘Ya Rabbi! Sen affedicisin, cömertsin, affetmeyi seversin, beni de affet Allah’ım!’
Aziz Müslümanlar!
Hutbemi bitirmeden önce iki hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kardeşlerim, sizleri camilerimizin manevi atmosferinde buluşmaya, ailece bayram namazına davet ediyorum. Ülkemiz, şehitlerimiz, Gazzeli masumlar, mazlumlar, zalim ve işgalcilerin bombaları altında inim inim inleyen bütün kardeşlerimiz için bayram namazından sonra hep birlikte dua etmeye davet ediyorum. İnşallah bayram namazında hemen sonra camilerimizin mihraplarında hep birlikte duaya duracağız. Yapılacak duaya öyle gönülden amin diyelim ki aminlerimiz Gazzeli kardeşlerimizin kurtuluşuna, işgalci zalimlerin kahrına vesile olsun inşallah.
Kardeşlerim!
Diğer taraftan bayram vesilesiyle birçok kardeşimiz yolculuğa çıkacak. Yolculuk boyunca hem kendimizi hem de başkalarını tehlikeye düşürecek davranışlardan uzak duralım. Trafikte sabırlı ve dikkatli olalım, onun esiri olmayalım. Acelecilik yaparak kazalara sebebiyet vermeyelim. Bayram sevincini hüzne dönüştürmeyelim.
Yüce Rabbimiz bizleri her türlü kaza, bela ve musibetten muhafaza buyursun. Sağlık, sıhhat ve afiyet içinde bayrama ulaştırsın.”