“Kur’an Ayetleri ve Bilimsel Veriler Işığında Gökler-II Sempozyumu”nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “İslam düşünce tarihinin hiçbir döneminde din ile bilim, akıl ile vahiy arasında bir çatışma veya bir ayrışma söz konusu olmamıştır.” dedi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından düzenlenen “Kur’an Ayetleri ve Bilimsel Veriler Işığında Gökler-II Sempozyumu”na katıldı.
Din İşleri Yüksek Kurulu Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyumun açılışında konuşan Başkan Erbaş, “Allah, bütün mevcudatı sınırsız ilmi, kayıtsız iradesi ve sonsuz kudretiyle yoktan var eden ve her an bir yaratmayla onların varlığını devam ettirendir. Bütün sebeplerin müsebbibi olan Cenab-ı Hakk, kainattaki her şeyi benzersiz bir şekilde ve belli bir ölçü, düzen, ahenk içinde hikmetle yaratmıştır. Onun yaratmasında ne bir kusur ne bir kaos ne de bir anlamsızlık vardır.” dedi.
Vahiyle kainat arasında tam bir uyumun, insicamın ve tutarlılığın bulunduğunu belirten Başkan Erbaş, “Nitekim İslam düşünce tarihinin hiçbir döneminde din ile bilim, akıl ile vahiy arasında bir çatışma veya bir ayrışma söz konusu olmamıştır. Bilakis Allah’ın kelam sıfatının tecellisi olan vahiyle, tekvin sıfatının tecellisi olan kainat, İslam tarihi boyunca bir bütün olarak ele alınmış; din ile bilim arasındaki birbirini tamamlayıcı ilişki daima göz önünde bulundurulmuştur. Bilginin dini olan ve olmayan şeklinde bir tasnife tabi tutulmamış, bu anlayış, İslam dünyasında ilahiyat ile tabii ilimleri mezceden büyük alimlerin yetişmesini sağlamıştır.” diye konuştu.
“Kur’an-ı Kerim, 14 asırdır insanlığın anlam arayışına rehberlik etmektedir”
“Kur’an-ı Kerim, hem vahyin ihtiva ettiği derin mana ve hikmetlerin hem de kainatın sırlarının inkişafı için aklı kullanmayı, tefekkür etmeyi, kainata ibret nazarıyla bakmayı teşvik etmektedir.” diyen Başkan Erbaş, şöyle konuştu:
“Bu yönüyle Kur’an-ı Kerim, insanın ve evrenin keşfedilmesinde, hayatın ve ötesinin anlaşılmasında sağlam, tutarlı ve eşsiz bir dayanak olarak 14 asırdır insanlığın anlam arayışına rehberlik etmektedir. Ancak, zihinleri büyük oranda ideolojilerin şekillendirdiği modern dönemde, vahiyle bilim, din ile tabiat arasına yapay bir duvar örülmeye çalışıldığı da bir gerçektir. Bugün vahyin, aklı ve ahlakı inşa eden boyutunun ötelendiğine ve maalesef bilimi dinin karşısında konumlandırma çabasının öne çıkarılmaya çalışıldığına tanıklık ediyoruz. Esasen varoluş, gaye ve değerler ekseninde yeni paradokslarının oluşmasına zemin hazırlayan bu yaklaşım, insanın anlam arayışına cevap vermek bir yana onu devasa bir ahlak ve medeniyet krizlerine sürüklemektedir. Zihinleri ifsat eden bir karmaşaya sebep olmaktadır. Söz konusu karmaşa ne yazık ki, bugün iletişim ve etkileşim imkanlarının geldiği noktada özellikle gençlerin akıl ve gönül dünyasını tahrip edebilmektedir.”
Bugün din ile bilimi ayrıştırarak hakikati örseleyen yaklaşımlara karşı din-ilim, bilim bütünlüğü içerisinde varoluşa, insana, hayata ve evrene dair güçlü bir izah ve söylem geliştirilmesine ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Başkan Erbaş, “Varoluşun doğru bir düzlemde izahı ve bu izahın hayata kattığı değerler manzumesinin anlaşılır düzeyde insanlığa teklif edilmesi Müslüman âlimler için imanî ve ahlakî bir sorumluluktur. Biz de Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bu sorumluluğun her zaman idrakindeyiz, farkındayız.” ifadelerini kullandı.
“Dini metafizik alana indirgemek suretiyle hayatın dışına iten yaklaşımlar, tefekküre vurgu yapan bir Kitaba iman edenler açısından kabul edilemez”
Hem kainatın yaratılışı ve işleyişi hem de vahyin işaret ettiği hakikatler ekseninde yapılan mesnetsiz yorumlarla kendilerine bir istismar alanı açan söz konusu yapılarla mücadele etmek zorunda olduklarını kaydeden Başkan Erbaş, “Din ile bilimi birbirinin alternatifi göstererek bu çerçevede bilimi öteleyen yaklaşımların varlığı da malumunuzdur. Esasen dini metafizik alana indirgemek suretiyle hayatın dışına iten bu tür yaklaşımlar, hemen her suresinde bilgiye, bilime, tefekküre vurgu yapan bir Kitaba iman edenler açısından kabul edilemez bir durumdur.” açıklamasında bulundu.
Kainatın, Kur’an-ı Kerim gibi Allah’ın ilim, irade ve kudretinin bir tecellisi olduğuna işaret eden Başkan Erbaş, “Neticede Allah’ın ‘Kelam’ sıfatının bir tecellisi olan Kur’an da O’nun sonsuz kudretinin, ilminin ve azametinin ayetlerini ihtiva eden kainat da insanın aklına ve idrakine hitap etmektedir. Her ikisi de bizlere hakikati anlatmakta, hayatı kolaylaştırmakta ve daha iyi bir dünya inşa etmenin yollarını ve imkanlarını göstermektedir. Bu bakımdan kainatla ilgili her bir keşif, aynı zamanda Kur’an ayetlerinin daha iyi anlaşılmasına zemin teşkil edecektir. Vahiy ile kainat arasındaki intibak ve insicamı yakalamak ise bilimsellik adına dini öteleyen marazi düşünceler karşısında bizlere mukavemet imkanı sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.
“Asıl gayemiz, Kur’an’ı anlama hususunda çağın bilgisini hakem görmek değil, bilakis Kur’an’ın işaret ettiği noktadan kâinatın ve varoluşun anlam ve hikmetini kavramaya çalışmak olmalıdır.” diyen Başkan Erbaş, katılımcılara teşekkür ederek, sempozyumda sunulacak tebliğlerin ve yapılacak müzakerelerin bereketli geçmesini diledi.
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı’nın selamlama konuşması yaptığı açılış programına, Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cahit Güran, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Sedide Akbulut, Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Remzi Bircan, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Bilgin, Ankara İl Müftüsü Dr. Hasan Çınar, kurul üyeleri ve Başkanlığın üst düzey yöneticileri salonda hazır bulunurken, akademisyenler, alan uzmanları, öğrenciler ve vatandaşlar çevrim içi olarak katıldı.
Uluslararası düzeyde katılımın olduğu ve 10 oturumdan oluşan sempozyum, iki gün sürecek.