Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Batı’nın sorunlu İslam algısı karşısında, dinimizin ve medeniyetimizin temel değerlerini, evrensel ilkelerini insanlığa duyurmak, üzerimizdeki en hayati sorumluluktur.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından dördüncüsü düzenlenen “Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu”na katıldı.
“Dünyanın desteğini alan işgalci zalimler çocukları öldürüyor”
“Küresel ve Yerel Medya Boyutlarıyla Medya ve İslamofobi” temasıyla ATO Congresium’da gerçekleştirilen forumda yaptığı konuşmada Başkan Erbaş, “Kalbimiz acıyor. Bizler burada ramazan-ı şerifi daha iyi nasıl idrak edelim diye düşünürken, hem islamofobik bahanelerle hem İslam düşmanlığıyla dünyanın desteğini alan işgalci zalimlerin bombardımanı altında can veren çocuklar, bebekler, kadınlar Gazze’de gözümüzün önünde… Yürekler dayanmıyor.” diye konuştu.
“İki milyara yakın Müslüman güçlerini birleştirip zulmü önleyemiyor”
Başkan Erbaş, Peygamber Efendimizin (s.a.s.); “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle düzeltiniz.” hadis-i şerifini hatırlatarak, “Elimizle düzeltemiyoruz görüyorsunuz? İki milyara yakın Müslüman güçlerini bir araya getirip, fikir birliği yapıp bu kötülüğü, bu zulmü önleyemiyor. Kötüler birleşiyor, iyiler birleşemiyor. Halbuki ayet önümüzde, canlı, sanki yeniymiş gibi; ‘Hepiniz Allah’ın ipine sarılınız, tefrikaya düşmeyiniz.’ bu ayetin hükmü kıyamete kadar geçerli ama yapamıyoruz.” dedi.
Osmanlı Devleti sonrasında Kudüs’teki barış ortamının sona erdiğini dile getiren Başkan Erbaş, bölgenin İngiliz kontrolüne girmesinin ardından başlayan acı, katliam, zulüm ve esaretin ise halen devam ettiğini söyledi.
Başkan Erbaş, uzun zamandır İslam karşıtlığı ve düşmanlığı üzerine konuştuklarını ancak söz konusu hastalıklı tavrın tezahürleriyle her geçen gün daha sık karşılaştıklarını kaydederek, “Kendisini tarihin merkezinde gören bir zihniyetin İslam dinine ve Müslümanlara karşı sergilediği nefret ve düşmanlığın, karalamanın, ötekileştirmenin yeni olmadığını, asırlar öncesine dayandığını da biliyoruz.” ifadesini kullandı.
“Yapay korkuyla Müslümanlara karşı düşmanca tavır alınmaktadır”
Bugün Batı dünyasında İslam’ın, bağnaz, gelişime kapalı, korku ve nefret uyandıran bir din olarak tanıtıldığına dikkati çeken Başkan Erbaş, “Ne yazık ki bu basmakalıp düşüncelerden, algı oyunlarından çok sayıda insan etkilenmekte, yapay korku ve nefret söylemleriyle ayrımcılık ve kültürel ırkçılık alabildiğine körüklenerek tüm Müslümanlara karşı düşmanca tavır alınmaktadır. Dahası bu şiddet, kendi inanç ve değerlerini muhafaza ederek yaşadığı topluma uyum sağlamak isteyen Müslümanların varlıklarını yok saymak ve en temel haklarını bile kısıtlamak suretiyle sürekli hale getirilmek istenmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Müslümanlara karşı yürütülen ötekileştirici ve ırkçı faaliyetler hız kesmeden sürdürülmektedir”
Batı’nın süregelen ayrımcılık, psikolojik baskı ve fiziksel saldırı olaylarında medyanın büyük rol oynadığına işaret eden Başkan Erbaş, “Bir sanal korku üretim mekanizması haline getirilen medya vasıtasıyla çarpıtılmış İslam imajı çerçevesinde Müslümanlara karşı yürütülen ötekileştirici ve ırkçı faaliyetler hız kesmeden sürdürülmektedir.” diye konuştu.
Başkan Erbaş, bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sayesinde medyanın, algı ve imaj oluşturmada ya da algı ve düşüncelerin değiştirilmesinde önemli roller üstlenebilecek bir potansiyel elde ettiğinin altını çizerek, “Nitekim bugün medya araçları vasıtasıyla gündemler belirlenebilmekte, yeni kavramlar üretilebilmekte, bu kavramlara yeni anlamlar yüklenebilmektedir. Kavramlar üzerinden oluşturulan algıyla da İslam dini ve Müslümanlar küresel ölçekte mahkum edilmeye çalışılmaktadır.” ifadelerini kullandı.
“Medya bugün Batı dünyasında, İslam’a ve Müslümanlara yönelik nefret söylemlerinin, olumsuz algı ve davranışların üretilmesinde ve yaygınlaştırılmasında en etkin faktörlerden birisidir.” diyen Başkan Erbaş, günümüzde artık sanal dünyanın moderatörlerinin, bu şiddeti canlı ve etkili kılmak için, internet ve sosyal medyayı dinamik bir şekilde kullandığına işaret etti.
“Dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun onurlu ve güvenli bir hayat tüm insanların hakkıdır”
Başkan Erbaş, İslam dininin, can taşıyan her varlığa merhametle yaklaşmayı hayatın ana ilkesi olarak belirlediğini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“İnsanın toplumla, çevreyle ve bütün varlık alemiyle ilişkisinin en ideal düzeyde olmasını benimsemiştir. Beşeri ilişkilerin zeminine adaleti ve merhameti yerleştirmiş, yeryüzünün barış ve huzurunu temel hedef olarak beyan etmiştir. İslam’ın gönderiliş amacı zaten budur; yeryüzünde tüm insanların adalete, barışa riayet ederek yaşayabilmesi… Peygamberlerin tebliğlerinde, davetlerinde bunun merkezde olduğunu görüyoruz. Dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun onurlu ve güvenli bir hayat tüm insanların en temel hakkıdır. Bu hak asla ihlal ve ihmal edilemez bir haktır. Bu sebeple bütün farklılıklar, birlikte yaşama noktasında kültürel bir zenginlik olarak görülmelidir. Başkalarının haklarını çiğnemedikçe, herkes toplum içinde kendi tercihine göre hayat sürme hakkına sahiptir. Peygamber Efendimiz de (s.a.s.) yaptığı tebliğde, herhangi bir ayırım, sınıf farkı gözetmeksizin bütün insanlığı muhatap almıştır. Dolayısıyla çatışmacı söylem ve icraatların, ayırımcılığın, şiddetin, nefretin İslam düşüncesinde asla yeri yoktur.”
“Medeniyetimiz, bütün insanlığı kucaklayan barış ve merhamet medeniyetidir”
İslam’ın, insanı haddizatında değerli bir varlık olarak gördüğünü dile getiren Başkan Erbaş, “İslam’ın hakikatleriyle neşvünema bulan medeniyetimiz ise bütün insanlığı kucaklayan barış, kardeşlik ve merhamet medeniyetidir. İnanç, fikir, düşünce hürriyeti, medeniyetimizin en bariz özelliklerindendir. Bu nedenle Batı’nın sorunlu İslam algısı karşısında, dinimizin ve medeniyetimizin temel değerlerini, evrensel ilkelerini insanlığa duyurmak, üzerimizdeki en hayati sorumluluktur. Bunu yaparken de küresel ve yerel boyutlarıyla medya unsurunu dikkate alma ve bilişim çağının araçlarını etkili bir şekilde kullanma mecburiyetimiz olduğunu vurgulamak isterim.” şeklinde konuştu.
Başkan Erbaş, İslamofobi kelimesinin Müslümanlara düşmanlık yapmak için bir bahane olduğunu belirterek, “Dünyada bugün korkutanlar Müslümanlar değil siyonist Hristiyanlar. Hatta siyonist Yahudileri bile tahrik eden siyonist Hristiyanlardır. O zaman İslamofobi yok, Christianizmofobi, Judaizmofobi var. Çünkü siyonist Yahudilerin ve siyonist Hristiyanların güç birliği yaparak dünyada işledikleri cürümleri görüyoruz, başta Filistin ve Gazze olmak üzere.” dedi.
Foruma, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Türkiye Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu ile Ankara Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Demir de katıldı.