26 Ocak 2018 Cuma

Cuma Hutbesi “Birlik ve Beraberlik Ruhu”

 

 

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz, birbirinize düşmandınız da O, kalplerinizi birleştirmişti. O’nun nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O, sizi oradan kurtarmıştı. Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” (Âl-i İmrân, 3/103)

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَٓاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِه۪ٓ اِخْوَانًاۚ وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَاۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِه۪ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّي اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

مَا أَحَدٌ يَدْخُلُ الجَنَّةَ يُحِبُّ أَنْ يَرْجِعَ إِلَى الدُّنْيَا وَلَهُ مَا عَلَى الأرْضِ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا الشَّهِيدُ، يَتَمَنَّى أَنْ يَرْجِعَ إِلَى الدُّنْيَا، فَيُقْتَلَ عَشْرَ مَرَّاتٍ لِمَا يَرَى مِنَ الكَرَامَةِ


Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler!

Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz, birbirinize düşmandınız da O, kalplerinizi birleştirmişti. O’nun nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O, sizi oradan kurtarmıştı. Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”[i]

Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: “Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Ancak şehit, cennette gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.”[ii]

Kardeşlerim!

Millet olarak büyük badirelerden, ağır imtihanlardan geçtik. Daha dün Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da vicdanı paslanmış, insafını ve insanlığını kaybetmiş güçler, bizi tarih sahnesinden silmek amacıyla üzerimize geldi. 15 Temmuz’da tarihimizin en büyük ihanetlerinden birine maruz kaldık. Bu zor günlerde bizi muzaffer eyleyen muazzam bir gücümüz vardı. Bu güç, Allah’a olan sarsılmaz imanımızdı. Vatana, ezana, bayrağa ve bağımsızlığa olan aşkımızdı. Şehitlik ve gazilik sevdamızdı.

Bizler, din ve mukaddesat uğrunda doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle binlerce evladımızı şehit vererek bu toprakları beraberce vatan kıldık. Aynı secdede Rahman’a kul olmakla, aynı kıblede istikamet bulmakla, birbirimize olan muhabbetle, birlik ve beraberlik ruhuyla bütün zorlukların üstesinden geldik.

Muhterem Müminler!

Son yıllarda hem İslam ümmeti olarak hem de millet varlığımızla yine imtihan çemberinden geçiyoruz. Gücümüzü zayıflatmak, kardeşi kardeşe kırdırmak isteyenler, fitne, terör ve ihanet silahıyla üzerimize geliyor. İslam coğrafyasının dört bir köşesinde açılan ateş çukurlarının içine ülkemiz de çekilmeye çalışılıyor. Türlü hile ve desiselerle, plan ve tuzaklarla varlık ve bekamız, istiklal ve istikbalimiz hedef alınıyor. Birliğimiz ve dirliğimiz tehdit edilerek aslında İslam ümmetinin umutları tüketilmek isteniyor. 

Aziz Kardeşlerim!

Necip milletimiz, bugün oynanan bütün karanlık oyunları feraset ve basiretiyle elbet bozacaktır. Zorlukları elbirliğiyle bir kez daha aşacak ve ihaneti püskürtecektir. Bu kahraman milleti hedef alanlar iyi bilmelidir ki; bizim en muazzez değerlerimizin başında vatanımız gelir. Biz, gerektiğinde aç ve susuz yaşarız, fakat hürriyet ve bağımsızlığımızdan, izzet ve onurumuzdan asla taviz vermeyiz. Mukaddesatımız uğrunda bedenimizi siper ederiz, ama bir karış vatan toprağından bile vazgeçmeyiz.

Bu yüce millet, geçmişten günümüze kadar savaşı değil barışı, tefrikayı değil birlikte yaşamayı tercih etmiştir. Bizim temel şiarımız, her daim zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almaktır. Hakkı ve haklıyı savunmaktır. Kimsesizin, mağdurun, mültecinin, garibin ümidi olmaktır. Çaresize çare sunmaktır.

İslam’ın fetih anlayışı gereği bizim yüce ideallerimiz vardır. Bu ideal, değerleri sömürmek değil, yüceltmektir. İnsanlığa huzur, barış ve medeniyet takdim etmektir. Yeryüzünde kötülüğe engel olup iyiliği hâkim kılmak için çalışmaktır. Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla yaşlısıyla, kahraman güvenlik güçlerimizle milletimizin her ferdinin bugün verdiği şanlı mücadele, işte bu yüce ruh ve idealin bir tezahürüdür.

Aziz Müminler!

Millet olarak Rabbimizin karşısında, tarih önünde insanlık adına her birimize görev ve sorumluluklar düşüyor. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere inat, gönüllerimizi iman kardeşliğiyle sımsıkı kenetlemeye devam edelim. Terörü, fitne ve fesadı körüklemeye yönelik oyunlara karşı uyanık olalım. İstiklal Şairimizin,

Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;

Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;

Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,

Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!

mısralarında ifade ettiği azmimizi, muhabbetimizi, birlik ve beraberliğimizi zedeleyecek her türlü söylem ve eylemden uzak duralım.

Kardeşlerim!

Geliniz bu mübarek Cuma vaktinde hep birlikte Yüce Rabbimize şöyle niyazda bulunalım:

Rabbimiz! Okunan Fetih Sureleri hürmetine, istiklal ve istikbalimiz, birlik ve beraberliğimiz uğrunda mücadele eden kahraman ordumuzdan, güvenlik güçlerimizden nusret ve inayetini esirgeme! Millet olarak bize zafer ihsan eyle! Şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifalar lütfeyle!

Allah’ım! Birliğimize, dirliğimize göz dikenlere, izzetimize, şerefimize kast edenlere fırsat verme! Milletimizi ve İslam ümmetini her türlü dahili ve harici düşmanlardan muhafaza eyle!

Rabbimiz! Terör ve vahşetten, kan ve gözyaşından, fitne, fesat ve bozgunculuktan beslenenlere karşı milletçe yekvücut olmayı nasip eyle! Asırlardır İslam’ın sancaktarlığını yapan, senin adının gök kubbede yankılanması için çabalayan bu aziz milleti sen mahcup etme!

 


[i] Âl-i İmrân, 3/103.

[ii] Buhârî, Cihâd, 21; Müslim, İmâre, 109.