17 Aralık 2019 Salı

Cami ve mescitlerde namaz kılınması için yapılan sabit oturaklar kaldırılacak

Cami ve mescitlerde namaz kılınması için yapılan sabit oturaklar kaldırılacak

 

  • Cami ve mescitlerde namaz kılınması için yapılan sabit oturaklar kaldırılacak

 

Cami ve mescitlerde tabure ve sandalyeler, üzerinde namaz kılınması için yapılan sabit oturaklar ve oluşturulan özel mekanlar kaldırılacak. Mazereti olanlar, katlanabilir tabureyle safların arasına girerek namazlarını kılabilecek.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, il müftülüklerine gönderdiği talimatla cami ve mescitlerde tabure ve sandalyelerin, namaz kılınması için yapılan sabit oturakların ve oluşturulan özel mekanların kaldırılmasını istedi.

Cemaat ve saf düzeninin dışında ya da gerisinde belirli mekanların oluşturulmasının cami adabına ve cemaat ruhuna uygun olmadığı belirtilen talimatta, cami içindeki sabit oturakların cami dokusu ve kültürüyle bağdaşmadığı, bu durumun bir taraftan cami cemaati arasında bir takım huzursuzluklara ve tartışmalara sebep olduğu, diğer taraftan da cami içi estetiğe uygun olmayan görüntüler ortaya çıkardığı kaydedildi.

“Katlanabilir tabure kullanılabilecek” 

Camilerde ihtiyaç olması halinde sadece katlanabilir taburenin kullanılabileceği belirtilen talimatta, hiçbir şekilde oturması mümkün olmayacak tarzda mazereti olan vatandaşların katlanabilir tabureyle safların arasına girerek namazlarını kılabilecekleri ifade edildi.

Din İşleri Yüksek Kurulu'nca tabure ve sandalye üzerinde ima ile namaz kılınması hususunun tekrar değerlendirilerek yeni bir karar da alındığına yer verilen talimatta, cami görevlilerinin engelli, yaşlı ve mazeret sahibi olan vatandaşların namazlarını oturarak veya tabure üzerinde nasıl kılacaklarının titizlikle anlatılması istendi.

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yeni görüşü

Din İşleri Yüksek Kurulu'nca bütün bu hususlar dikkate alınarak tabure/sandalye üzerinde ima ile namaz kılınmasıyla ilgili aldığı yeni kararla;

a) Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan namazı oturarak kılmaktır. Böyle kişilerin namazını kendi durumlarına göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılmaları,

b) Ayakta durabilen ve yere oturabildiği halde secde edemeyen kimselerin namaza ayakta başlamaları, rükûdan sonra yere oturarak secdeleri ima ile yapmaları,

c) Ayakta durabildiği halde oturduktan sonra ayağa kalkamayan kişilerin namaza ayakta başlamaları, secdeden sonra namazı oturarak tamamlamaları,

ç) Ayakta durmaya ve rükû yapmaya gücü yettiği halde yere oturamayan kimselerin namaza ayakta başlayıp rükûdan sonra secdeyi tabure ve benzeri bir şey üzerine oturarak ima ile eda etmeleri,

d) Ayakta durmaya gücü yetmeyen, yere de oturamayan kimselerin namazı tabure, sandalye ve benzeri bir şey üzerine oturarak rükû ve secdeleri ima ile yerine getirmeleri,

e) Namazını tabure, sandalye ve benzeri şeyler üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretlerin kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olması gerektiği, namazı aslî şekline uygun olarak kılmaya engel olmayacak hafif bedeni rahatsızlıkların bu konuda meşru mazeret olarak görülmemesi,

f) Dinî açıdan zorunlu ve meşru bir sebep bulunmadıkça namaz kılmak amacı ile camilerde sıralar halinde sabit oturakların yapılmasının, cami doku ve kültürüyle bağdaşmadığı, bu sebeple hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmalarının uygun olduğu belirtildi.