Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde hutbe irad etti, ardından Cuma namazını kıldırdı.
Muhterem Müslümanlar!
Yüce dinimiz İslam’ın gayesi, yeryüzünde adalet ve merhameti, barış ve huzuru egemen kılmaktır. Peygamberlerin en temel görevi, insanlara dünyada ve ahirette kurtuluşun esaslarını bildirmek, tevhidin ve güzel ahlakın yaşanması için hayata kılavuzluk etmektir. Bunun için Kur’an-ı Kerim’de iyilik ve ıslah yolunda gayret edenler cennetle müjdelenmiş; zulüm, haksızlık, fesat ve bozgunculuk peşinde koşanlar ise çetin bir azapla uyarılmıştır. Ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır;
“Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış; başları yukarıya kalkık, bakışları bir noktaya sabitlenmiş, zihinleri bomboş kalmış olarak toplanma yerine koşarlar.”
Peygamber Efendimiz de (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde; “Allah, zalime mühlet verir, fakat onu yakalayacağı zaman göz açtırmadan ansızın yakalar” buyurmakta ve bir mazlum Allah’a yakardığı zaman ona gök kapılarının açıldığını haber vermektedir.
Bu ayet ve hadislerden anlıyoruz ki; zalimler ve kötülük peşinde koşanlar, yaptıklarının hesabını mutlaka verecekler ve mutlaka hüsrana uğrayacaklardır.
Aziz Müslümanlar!
Bugün zulmün ve her türlü kötülüğün yeryüzünü kuşattığı bir zamanı yaşıyoruz. Ahlakın ve hukukun hiçe sayıldığı, mazlumların feryadının arşa dayandığı, fıtratın ve tabiatın alabildiğine tahrip edildiği bir çağın içinden geçiyoruz. Zalimlerin ve zorbaların dünyayı adeta cehenneme çeviren azgınlıklarına şahit oluyoruz.
“Ebu Lehebler ölmedi ya Muhammed. Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor” mısralarıyla şairin ifade ettiği bir zulüm çağına tanıklık ediyoruz.
Katiller ve işgalciler, başta Gazze, Filistin olmak üzere yeryüzünün her zayıf coğrafyasında çocuk, kadın, bebek, yaşlı, masum demeden hunharca katliam yapıyor, soykırım gerçekleştiriyor.
Ancak buradan Ayasofya minberinden, İstanbul’un fatihi Fatih Sultan Mehmet’in bize emaneti, Akşemsettin Hazretlerinin minberinden tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyorum ki, hiçbir zulüm ve haksızlık ebedi değildir. Zalimler her ne kadar kendilerini güçlü zannetseler de mutlaka yenileceklerdir.
Deki kafirlere: “Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası kalınacak ne kötü bir yerdir
Rabbimizin de bize hatırlattığı gibi zalimler bütün yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir.
Bu yüzden ey işgalci zalimler!
Geç olmadan hakikati idrak edin. Dayandığınız şer odaklarına güvenmeyin. Tarihe bakıp ibret alın. Geçmişte azgınlık yapanların başlarına neler gelmişti, hatırlayın. Sahip olduğunuz güç ve imkanlar, sizi asla kurtaramayacaktır. Binlerce masumun, mazlumun ahı dünyayı size zindan edecektir. Bunu aklınızdan çıkarmayın.
Muhterem Müslümanlar!
Böyle bir ortamda hakkın ve hakikatin yanında, zulmün ve kötülüğün karşısında durmak vicdan sahibi herkes için en temel sorumluluk haline gelmiştir.
Bize düşen, umudumuzu ve cesaretimizi kaybetmeden zalimlerin karşısında, mazlumların yanında olmaya devam etmektir. Yeryüzünde adalet ve iyiliğin teminatı olacak bir medeniyet inşa etmek için el ele gönül gönüle vermektir. Unutmayalım ki, bugün, zalimlerin zulmünü devam ettirmesi Müslümanların dağınıklığından kaynaklanmaktadır. Zulmün son bulması da Müslümanların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesine bağlıdır.
Ey Müslümanlar! Ey İslam alemi!
Ayasofya minberinden sizlere sesleniyorum; artık toparlanalım. Allah’ın bizler için beyan ettiği “en hayırlı ümmet” vasfını kuşanalım.
“Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten menedersiniz ve Allah’a inanırsınız.”
Ey Müslümanlar! Ey İslam alemi!
Gelin, Fitne ve tefrikadan kurtulalım. Farklılıklarımızı bahane edip birbirimizle kavga ederek bölünüp parçalanmayalım. Emperyalistlerin oyununa gelmeyelim. Vahdete, birliğe koşalım. Gücümüzün farkına varalım. Cenab-ı Hak İslam coğrafyasına yeraltı ve yerüstü nice zenginlikler nasip etmiş. Biz güçlerimizi birleştirmezsek, bölünüp parçalanırsak sömürgeciler bu zenginliklerimizi sömürmeye devam eder. Zalim işgalciler hemen burnumuzun dibindeki Filistin’de, Gazze’de ve mazlum coğrafyalarda masumları, çocukları katleder, soykırımlar yapar.
Ey Müslümanlar! Ey alem-i İslam!
Yüce Rabbimiz, “Hep birlikte Allah’ın ipine, İslam’a sımsıkı sarılın; bölünüp parçalanmayın.” buyuruyor. İstiklal marşı şairimiz de bu ayeti şöyle tefsir ediyor:
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”
Kardeşlerim!
Eğer bütün Müslüman toplumlar olarak aramızda vahdeti, ideal birliği sağlayabilirsek yeryüzündeki garip ve kimsesizler gülecek, yetim ve öksüzler bu sayede sevinecek, masum ve mazlumlar bu yolla felaha, kurtuluşa ulaşacaktır inşallah.
Gelin, Bu ideal uğrunda birbirimize daha çok kenetlenelim. Yeryüzünde yeniden iyiliği hakim kılmak için daha çok gayret edelim. Bütün insanların güven içinde yaşayacağı, korkunun, kaygının, açlığın, sefaletin, kan ve gözyaşının olmadığı bir dünya için bıkmadan, usanmadan, korkmadan var gücümüzle çalışalım. Gençlerimizi iyi yetiştirelim. Maddi, manevi, ahlaki, ilmi, bilimsel, hukuki, iktisadi, askeri, ticari, sınai, zirai, teknolojik vs. her alanda hem milletimiz ve hem de tüm İslam alemi olarak güçlerimizi birleştirip daha iyi daha kuvvetli daha istikrarlı bir seviyeye ulaşmamız gerekiyor. Zulmün durması için bu şart.
Bakınız Rabbimizin Enfal süresi 60. ayetinde bize bir uyarısı var, kulak verelim:
“Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği kadar güç ve savaş atları (savaş vasıtaları) hazırlayın ki, bununla Allah’ın ve sizin düşmanınızı ve onların dışındaki sizin bilmeyip, Allah’ın bildiği düşmanları korkutasınız”
Emir Allah’tan, ümmet olarak Rabbimizin bizlere emirlerini bile ihmal etmişiz maalesef.
Aziz Müslümanlar!
Dünyaya barış işte o zaman gelecektir. Kötülere, zalimlere, işgalcilere karşı caydırıcılık gücümüz buna vesile olacaktır. Filistin’e, Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya dokunmaya bile kimse cesaret edemeyecektir. Bizi yıllardan beri meşgul eden, yatırımlarımızı ve daha hızlı kalkınmamızı engelleyen, binlerce şehit vermemize sebep olan terör örgütlerine kimse destek veremeyecektir. Emperyalist, sömürgeci, işgalci zalimler bu kadar pervasızca davranamayacaklardır. Bu sayede dünyaya adalet gelecek, denge gelecek, bundan herkes faydalanacak, mazlumlar da zalimlerin zulmünden işte o zaman kurtulabilecek.
Hutbeme son verirken bu ulvi gayeye ulaşmak için bizlere azim, irade, basiret, dirayet, güç ve kuvvet, feraset vermesini, birlik beraberlik içerisinde çok çalışmamızı yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.