Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ankara Kocatepe Camii’nde hutbe irad etti, ardından Cuma namazı kıldırdı.
Aziz Kardeşlerim!
Dün olduğu gibi bugün de zalimler, ümmet-i Muhammed’i bölüp parçalama, İslam beldelerini işgal etme emellerinden vazgeçmiş değildirler. Ümmetin birlik ve beraberliğini bozmak, onları birbirine düşürmek, dahası Müslümanı Müslümana kırdırmak için her yolu denemektedirler. Hiçbir hak ve hukuk tanımayan bu caniler, dünyanın gözü önünde; Gazze’de küçük büyük, kadın erkek, masum demeden insanları öz vatanlarında diri diri yakmakta, büyük bir soykırım gerçekleştirmektedirler. Her geçen gün yüzlerce masum insan, ya bombalar altında can vermekte ya da açlıktan ölmektedir. Çocukların çığlıkları gök kubbeyi titretmekte; annelerin feryatları arş-ı âlâyı inletmekte; babaların çaresizliği insaf ve vicdan sahibi herkesin yüreğini dağlamaktadır. Yaşanan bu acıların temel sebebi; zalimlerin güçlü olmaları değil, Müslümanların dağınık, parçalanmış, tepkisiz ve duyarsız olmalarıdır. Ümmet bilincini kaybetmiş bulunmalarıdır. Birlikte rahmetin, ayrılıkta azabın olduğunu unutmalarıdır.
Aziz Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimizin buyurduğu üzere bugün, biz Müslümanlar, sayıca çok olmamıza rağmen ne hazindir ki, selin önündeki çer çöp gibi savruluyoruz. Vahşi canavarların avlarına saldırdığı gibi düşmanlarımız, İslam beldelerine saldırıyor. Aşırı dünya sevgisi ve ölüm korkusu, heybet ve azametimizi düşmanlarımızın kalbinden söküp atıyor. Yüce Rabbimizin, “Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılınız, bölünüp parçalanmayınız” emrine rağmen; bizler, dünyevi menfaatler ve şahsi ihtiraslar uğruna gün geçtikçe birbirimizden uzaklaşıyoruz. Bu durum ise; zalimlerin zulümlerini arttırmalarına sebep oluyor.
Yeryüzünde barışın hakim olması, ancak ve ancak ümmet-i Muhammed’in kardeşlik temelinde bir araya gelmesi, birlik ve beraberlik içeresinde hareket etmesiyle mümkündür. “Onlara haksız bir saldırı yapıldığında elbirliğiyle kendilerini savunurlar.” ayetine icabet ederek, birbirimizin yardımına koşmamızla mümkündür. “Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun!” hadisi gereğince; bir binanın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenmemizle, bir bedenin azaları gibi birbirimizin acılarını paylaşmamızla mümkündür. “Müminler ancak kardeştirler.” ayetinin gereği olarak; dili, rengi, ırkı, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun müminler olarak, kardeşlik ruhuyla hareket etmemizle mümkündür. “Doğrusu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin.” ayeti mucibince; Rab olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı ve peygamber olarak Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’i kabul eden herkesi, İslam ailesinin bir parçası olarak görmemizle mümkündür. “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz ve Allah’a inanırsınız.” ayeti gereği; iyiliği emretmemiz, kötülüğe engel olmamızla mümkündür.
Aziz Müslümanlar!
Müminlerin emiri Hz. Ömer ile Selmân-ı Fârisî’yi, Habeşli Bilâl ile Bizanslı Süheyb’i birbirine kardeş kılan İslam’dır. Bu kardeşliği korumak ve gelecek nesillere aktarmak; bizim için bir tercih ya da bir seçenek değil, imâni bir zorunluluk, ahlaki bir sorumluluktur. O halde, aynı Allah’a iman eden, aynı Peygamberin yolundan giden, aynı kitabı rehber edinen, aynı kıbleye yönelen Müslümanlar olarak el ele, gönül gönüle verelim. Aziz Milletimiz ve tüm İslam âlemi olarak, birlik ve beraberliğimizi, muhabbet ve kardeşliğimizi daha da güçlendirmenin gayretinde olalım.
Buradan bütün dünyaya, tüm insanlığa sesleniyorum!
Ey İnsanlar!
Gazze’de bir millet topyekûn yok ediliyor. Hastaneler, okullar, mabetler dahi yerle bir oldu. Sadece Müslümanlar değil, onlara insani yardım ulaştıran yardımseverler, onların şifa bulması için çabalayan sağlık çalışanları, bu zulmü dünyaya duyurmak için çalışan basın mensupları bile katlediliyor. Zulüm elbet son bulur. Mazlumlar mutlaka kurtuluşa erecektir. Zalimler, asla amacına ulaşamayacaktır. Buradan vicdan ve insaf sahibi insanları, bir avuç cinayet şebekesi ve suç ortaklarına karşı duyarlı olmaya, onurlu tepkilerini ortaya koymaya davet ediyorum. Unutmayalım ki, zulme rıza göstermek de zulümdür.
Buradan yine vicdan sahibi insanlara sesleniyorum!
Vicdanın ırkı, rengi ve coğrafyası olmaz. İnsan vicdanıyla insandır. Gözlerinizi gerçeklere kapatmayın. Yaşananları görmemek için kendinizi karanlığa mahkum etmeyin. Vicdanınızın sesini dinleyerek insanlık düşmanı zalimlere karşı harekete geçin.
Buradan kendilerini evrensel insan haklarının, hukukun teminatı olarak gören uluslararası kurum ve örgütlere sesleniyorum.
Filistin’de masum insanlar, kadınlar, çocuklar öldürülürken, katledilirken sesinizi neden çıkmıyor? Sizleri bu duruma kayıtsız kılan ölenlerin Müslüman olması mıdır?!
Buradan zalimlere, çocuk katillerine, işgalcilere sesleniyorum!
Bugün arkasına saklandığınız güç odaklarından aldığınız cesaretle uzak görseniz de bir gün mutlaka hesap vereceksiniz. Yüreklerinizdeki kin ve nefretin mahkumu olacaksınız. Masumların kan ve gözyaşında boğulacaksınız inşallah.
Aziz Kardeşlerim!
Son olarak, buradan Gazze’nin izzetli halkına sesleniyorum!
Dünyanın en vahşi ve ahlaksız saldırıları karşısında büyük bir direniş gösteren aziz kardeşlerim! Sizler sarsılmaz imanınızla dünyanın en özgür insanlarısınız. Sizleri hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Allah’ın lütfu keremiyle zafer inananlarındır ve zafer elbette yakındır.