Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Yalova’da açılışı yapılan Esenköy Merkez Camii’nde hutbe irad etti ve ardından Cuma namazı kıldırdı.
İki gün önce Efendimiz (s.a.s)’in dünyayı teşriflerinin bin 500’üncü yıl dönümünün gecesini idrak ettik. Hayırlı mübarek olsun. Cenab-ı Hak, Efendimiz (s.a.s)’in şefaatine cümlemizi nail eylesin.
Aziz Kardeşlerim!
Yüce dinimiz İslam, kadın erkek her Müslümana ilim öğrenmeyi farz kılmıştır. İlim kişinin kendini bilmesi, Rabbini tanıması ve yaratılış gayesini idrak etmesini sağlar. Bizim medeniyetimiz, ilim medeniyetidir.
Hepinizin bildiği gibi Efendimiz (s.a.s)’e ilk inen ayetler “oku” diye başlamaktadır. “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı alaktan yarattı. Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı O öğretti ve insana bilmediğini o öğretti.” Şu ayet-i kerimelerdeki mananın yüceliğine bakar mısınız? İslam'ın ilim medeniyeti olduğunun en büyük ispatı Kur’an-ı Kerim'in ilk inmeye bu ayetlerle başlamış olmasıdır. İşte bu ayetlerle Rabbimiz bize ilim elde etmenin Allah'ın adıyla ve O’nun rızası için yapılması gerektiğini haber vermektedir.
Aziz Müminler!
İslam'a göre ilim sadece meslek, kariyer ve dünya kazancı için yapılan bir yarış değildir. Allah'ın öğrenilmesini emrettiği Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in rehberlik ettiği ilmin temelinde hayatın merkezine Kur’an’ı yerleştirmek vardır. Mümin için bu şart. Allah'ın ve Resulü'nün (s.a.s.) sevgisini gönüllere nakşetmek vardır.
Bilginin, hikmetin, ilmin, irfanın temelinde bu yatmaktadır. Yaratana hürmet eden, yaratılana şefkat gösteren bir anlayışı hakim kılmak vardır, bilginin temelinde. Onun için Kur’an'da “Hikmet” diye yer alır. Şiddetin yerine muhabbeti, nefretin yerine merhameti, kin ve düşmanlığın yerine sevgi, saygı ve muhabbeti ikame etmek vardır. İmanlı, ahlaklı ve erdemli nesiller yetiştirmek vardır.
Kıymetli Müslümanlar!
Bizler ilmin değerini sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.s)’den öğrendik. Allah Rasulü (s.a.s.) böyle buyuruyor: “Ben ancak muallim olarak gönderildim.” İşte böyle buyuran Allah Rasulü (s.a.s) Mekke'nin o zor günlerinde Dar’ül Erkam'ı bir ilim mektebine, Medine'nin daha ilk günlerinde Mescid-i Nebi'yi bir hikmet yuvasına dönüştürmüştür. Ashabı Suffe’yi duymuşsunuzdur. Ashabı Suffe Medine'nin ilk mektebi, ilkokulunun öğrencileri demektir. Medine'de kurulan ilkokulun yani mektebin öğrencilerine biz Ashabı Suffe diyoruz. Kimdir o okulun öğretmeni? Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.s).
Aziz Kardeşlerim!
Allah Rasulü (s.a.s) ilmin, hikmetin, irfanın, bilginin önemini şu hadis-i şerifiyle ne kadar güzel vurguluyor. “Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma yoksa helak olursun.” Bu hadis-i şerifiyle Efendimiz (s.a.s) bizleri ilme teşvik etmiştir. “Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır.” buyurarak ilim talebelerini ve muallimleri cennetle müjdelemiştir.
Rasulü Ekrem (s.a.s)’i rehber edinen her öğretmen, eğitim ve öğretim için harcadığı zamanı bir ibadet şuuruyla değerlendirmeli. Öğretmen, öğrencilerini Allah'ın bir emaneti olarak görmeli. Onlara önce Allah'ı ve Rasulüne imanı öğretmeli.
Sonra da adalet, merhamet, güzel ahlak, helal, haram bilinci gibi değerler üzerine bina edilmiş iyi bir insan, güzel bir Müslüman olmanın yollarını göstermelidir. Bu öğretmenin branşı ne olursa olsun ister din kültür ve ahlak bilgisi, bilgisayar, tarih öğretmeni olsun; ister matematik, fizik, coğrafya ne öğretmeni olursa olsun, Müslüman bir öğretmen öğrencisine önce güzel ahlakı, Peygamber ahlakı ile ahlaklanmayı öğretmesi lazım.
İslam ilim tarihinde dini ilimler, din dışı ilimler diye bir ayrım yok. Böyle bir tasnif yok. Arapça, tefsir, hadis ne kadar dini ilimse tarihte, matematikte, coğrafyada, astronomide, fizikte, kimyada o kadar dini ilimdir. Çünkü hepsinin temeli Kur'an'a dayanmaktadır.
Allah'ın yaratmasına dayanmaktadır. Allah yaratmasa rüzgarı nasıl uçurursun göklerde uçağı? Nasıl uçar o kuşlar? Düşününüz rüzgarın olmadığını. Yağmur yağar mı? Damla düşmez yeryüzüne. Rüzgar olmasa yeryüzüne damla düşmez. Yeryüzüne damla düşmeyince de hayat olmaz. Bütün bunları Kur'an-ı Kerim bizlere ibret alalım diye anlatıyor. “Güneş kendisi için tayin edilmiş belirli bir yörüngeye doğru akmaktadır.” Bu Allah'ın koyduğu bir ölçüdür. Bunun gibi Kur'an'ı Kerim'de 700 kadar bilimsel ayet vardır.
Biz bunlara “Kevni” ayetler diyoruz. Kur'an-ı Kerim'in lafız olarak ayetlerini tefekkür etmemiz gerektiği gibi “Kevni” ayetlerini de düşünmemiz, tefekkür etmemiz lazım. Yıldızların, yeryüzünün varlığı hepsi bizim tefekkürümüze hazır hale getirilmiştir Yüce Rabbimiz tarafından. Bunun için bilgi, ilim lazım. Onun için “Oku” diye başlıyor Kur'an-ı Kerim.
Aziz Kardeşlerim!
Zamanımızda yaşanılan problemlerin temelinde evlatlarımızı Rabbimizin emrine Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in yüce ahlakına göre eğitememiş olmamız yatmaktadır. Allah bilinci, Peygamber bilinci, Kur'an bilinci, ahiret bilinci, helal haram bilinci olmadıktan sonra bilgi ne kadar fazla olursa o kadar yüktür. Bugün ne yazık ki kimi çocuklarımız daha küçük yaşlarda bağımlılık tuzağında, kimileri sanal kumar batağında, kimileri sapkın fikirlerin, batıl düşüncelerin, fıtratlarını bozacak yanlış anlayışların ağında, kimileri akran zorbalığı altında, kimileri ise moda ve özenti uğruna elimizden kayıp gitmektedir. Maalesef anne, baba ve toplum tarafından ihmal edilen manevi değerlerimize göre yetiştirilemeyen kötülerin insafına terk edildiğinden dolayı suça sürüklenen nice çocuk vardır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır. “Hiçbir anne baba çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” En büyük zenginlik güzel bir şekilde terbiye olmuş, eğitilmiş bir çocuktur, bir evlattır.
Aziz Müslümanlar!
Eğitim ve öğretimin aileden sonraki en önemli ayağı okullardır. Ailede ve okulda öğretilemeyen sevgi, saygı, tahammül, sabır, sokakta öfke ve şiddete, akran zorbalığına ve kavgaya dönüşmektedir.
Yine öğretilemeyen adalet, merhamet ve edep toplumda haksızlık kargaşa ve ahlaksızlığa yol açmaktadır. “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyuran Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in ahlakıyla buluşturalım çocuklarımızı. Onlara iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmanın yollarını öğretelim.
Çocuklarımızın değerlerimize bağlı birer insan olarak yetişmeleri için aile, okul, toplum, el birliğiyle sorumluluklarımızı yerine getirelim. Okullarımızda okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi dersini büyük bir fırsat bilelim. Şu nimete bakar mısınız? Devletimiz zorunlu olarak mecburi olarak din kültürü ve ahlak bilgisi dersi koymuş.
Hem de bir dönem değil, iki dönem değil, bir yıl değil, iki yıl değil; dokuz yıl, on sekiz yarıyıl! Ne zaman konuldu? Bundan yıllar önce. Ehemmiyetine binaen çocuklarımız ahlaklı olsun diye, çocuklarımız doğru dini bilgiyi mekteplerde okullarda öğrensinler diye konuldu.
Ne kadar önemli? O zaman bunun kıymetini bileceğiz. Bu dersi veren öğretmenlerimiz bunun kıymetini bilecek. Bu dersi alan çocuklarımızın anneleri, babaları çocuklarımıza bu dersin ne kadar önemli olduğunu anlatacak.
“Okulun en önemli dersi budur yavrum.” diyecek. O olursa diğer dersler kendiliğinden kolaylaşır çocuklarımız için. Ahlaki ilkeleri hem teorik hem de pratik olarak çocuklarımıza kazandırmanın en büyük vesilelerinden birisidir. Böyle bir dersin okullarımızda olması.
Ayrıca ifade ettiğim gibi bu yıl Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in doğumunun Bin 500’üncü yılı. İşte bu münasebetle okullarımızda on beş sene öncesinden itibaren seçmeli Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in Hayatı dersi var.
Ya Rabbi! Ne büyük bir nimet. Kur'an-ı Kerim dersi var seçmeli bütün okullarda, ortaokullarda, liselerde. Ya Rabbi! Sana hamdolsun. Ne büyük bir nimet. İşte Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in doğumunun Bin 500’üncü yılı hatırına bu sene daha fazla çocuğumuz Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in Hayatı dersini seçsin.
Daha fazla çocuğumuz Peygamberimize (s.a.s.) Rabbimizin verdiği en büyük mucize olan Kur'an-ı Kerim dersini seçsin. Bu bir fırsattır. Yaş geçtiği zaman öğrenmek zor oluyor. Tam öğrenme çağları. Ortaokul, lise çağı, çocuklarımız Kur'an-ı öğrensin. Sadece okumayı öğrenmekle kalmasın. Kur'an'ın manasına, anlamına vakıf olsun. Anne babalar olarak teşvik edelim çocuklarımızı.
Öğretmenler olarak teşvik edelim çocuklarımızı. Devletimizin okullarında Peygamberimizin (s.a.s.) hayatını doğru dürüst öğrensin. Çocuklarımız hurafelerle değil, aşırı bir takım dini anlayışlardan değil, okullarımızda öğrensin. Bu ne büyük bir nimettir, ne büyük bir fırsattır.
“Fırsat kaçtıktan sonra, çocuklar okuldan mezun olduktan sonra, keşke çocuğum Kur'an-ı Kerim dersini seçseydi. Keşke Peygamberimizin Hayatı dersini seçseydi.” diyerek dövünmek de var. Onun için bugünlerde öğrenciler okullarda derslerini seçiyorlar. Çünkü önümüzdeki hafta okullar açılıyor. O yüzden yönlendirelim, teşvik edelim.
Aziz Kardeşlerim!
Bu vesileyle milyonlarca evladımızı yeniden okullarla buluşturacak olan eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum. Hutbemi Allah Resulü (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “Allah'ım bana öğrettiklerinle beni faydalandır. Fayda verecek ilmi bana öğret ve ilmimi artır Ya Rabbi!”