Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul’un Fatih ilçesindeki Aynalı Çeşme Camii’nde hutbe irad etti, ardından Cuma namazını kıldırdı.
Aziz Müslümanlar!
Her insanın doğuştan sahip olduğu vazgeçilmez temel hakları vardır. Bunlardan biri de mahremiyettir. Yüce Allah’ın temiz bir fıtratla yarattığı beden, insanın mahremidir; dokunulmazdır. Ev ve işyeri, kişinin mahremidir; izni olmadığı ve hukuki bir gerekçe bulunmadığı müddetçe hiç kimsenin giremeyeceği özel alanıdır. Kişisel bilgiler, her bireyin mahremidir; hiç kimse bir başkasının bilgilerini rızası dışında elde edemez ve hiçbir ortamda paylaşamaz. İyiliğe dair bütün değerlerin öğrenildiği aile, her şahsın ve her toplumun mahremidir; saygınlığına halel getirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Kardeşlerim!
Mahremiyet dinin sabitelerindendir. Kişiye, zamana, mekana veya şartlara göre değişiklik göstermez. İslam’a göre mahremiyetin sınırları, Kur’an ve sünnet tarafından belirlenmiştir. Hiç kimse dünya görüşüne göre bu alanı şekillendiremez. Müslümanın Kur’an’a ve sünnete uymak zorunluluğu vardır. Müslüman, öncelikle kendisinin beden mahremiyetini korumakla yükümlüdür. Zira bedenimiz, üzerinde istediğimiz gibi tasarruf edebileceğimiz mülk değildir. Allah’ın bizlere verdiği büyük bir nimet ve emanettir.
Aziz Kardeşlerim!
Cenab-ı Hak, eşler arasındaki mahremiyeti anlatırken, “Eşleriniz, elbisenin bedeni koruduğu gibi sizleri haramdan koruyan bir örtüdür; sizler de aynı şekilde eşleriniz için bir örtüsünüz.” buyurmaktadır. İşte bu ayet-i kerimenin kulaklarımıza küpe yapılması gerekir. Karı-koca arasındaki mahremiyeti bu kadar güzel ifade eden bir Allah kelamı. Evet, ailede kadın ve erkek; birbirlerinin kusurlarını örten, sırlarını saklayan iki sırdaştır. Dolayısıyla Müslüman, gerekçesi ne olursa olsun eşinin özel hallerini ve çocuklarının mahremiyetini dijital mecralar dahil hiçbir ortamda paylaşamaz, paylaşmamalıdır. Şu hususu asla unutmayalım ki, ailemizin mahrem bilgileri kahvehane ve çay sohbetlerine, magazin, eğlence veya yemek programlarına konu olacak bir alan değildir. Bu Müslümana yakışmaz. Bu durum hem kul hakkı ihlali hem de Allah’ın haram kıldığı çirkin bir davranıştır. Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa Efendimiz (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Kıyamet günü Allah katında hesabı sorulacak en büyük ihanetlerden biri, kişinin, eşinin mahremiyetini ifşa etmesidir.”
Aziz Müminler!
Milli ve manevi değerlerimizi koruması ve yarınlara taşıması gereken televizyon, radyo, gazete ve sosyal medya gibi iletişim araçlarının bir kısmı maalesef, kötülüğün yaygınlaşmasına, zina, alkol ve kumar gibi haramların normalleşmesine zemin hazırlamaktadır. Bazı diziler, çizgi filmler ve reklamlar aracılığıyla bedenin teşhiri teşvik edilmekte, ahlaka sapkınlıklar ve cinsiyetsizleştirme özendirilmektedir. Ekranlardaki gündüz programları ise mahremiyet sınırlarının ihlal edildiği, tartışma ve kavgalarla aile bağlarının zayıflatıldığı, aile içinde kalması gereken bilgilerin toplumun önünde günlerce konuşulduğu bir mecraya dönüşmektedir. Ne acıdır ki bütün bu durumlar; en kıymetli hazinemiz olan aile kurumuna zarar vermekte, özellikle de gençlerimizi yuva kurmaktan korkar hale getirmektedir. Aile üyeleri arasında yeni tartışmalara, toplumda güven duygusunun azalmasına zemin hazırlamaktadır. Haya, iffet ve edep gibi bizi biz yapan ahlaki ve insani değerlerin aşınmasına yol açmaktadır. Kendi elimizle; kendimizi, ailemizi, gençlerimizi adeta ateşe atıyoruz. Cenab-ı Hak; “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun. O cehennemin ateşi insanlardan ve taşlardan oluşmaktadır.” buyurmaktadır. Yüce Rabbimiz, bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “İnananlar arasında hayasızlığın, ahlaksızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette acıklı bir azap vardır.”
Kardeşlerim!
Evlerin kapılarının kilitli, perdelerinin örtülü olduğu zamanlardan; insanların, ailesinin veya tanımadığı kimselerin mahremlerini rahatlıkla paylaştığı bir döneme geldik maalesef. Böylesi bir çağda herkesin daha fazla duyarlı olma ve sorumluluklarını yerine getirme mecburiyeti vardır. Ekranlar, daha fazla izlenme ve daha fazla reyting alma uğruna kötülüklerin yayılmasına sebebiyet vermemelidir. Herkes, gelişim seviyelerine uygun bir üslup ve örnek davranışlarla çocuklarına mahremiyet bilinci kazandırmalıdır. Sosyal medyada beğeni almak, takipçi artırmak ve maddi kazanç elde etmek uğruna mahremiyeti ihlal eden paylaşımlar yapmaktan sakınmalıdır. Herkes, insanların özel hayatlarını araştırmaktan, onlarla ilgili yorum yapmaktan kaçınmalıdır. Dijital mecralarda mahremiyeti dikkate almadan geçirdiği vakitlerin, dünyasına ve ahiretine zarar verdiğini unutmamalıdır her Müslüman her insan.
Sözümüzün sonu Allah Resulü (s.a.s)’in şu hadis-i şerifi olsun: “Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli hallerini araştırmayın. Müslüman kardeşinin ayıbını ortaya dökenin, Allah da ayıbını ortaya döker”